Lizbon’da Yaşayan bir Tarih var!

Beni en çok etkileyen şehirlerden biridir, Portekiz’in en renkli şehirlerinden biri olan başkent Lizbon. İstanbul’a çok benzetirim bu tarih kokan şehri. Ülkeler olarak çok tarihi bağımız olmasa da o yörenin insanlarına hemen ısınıyorsunuz. Anadolu insanına benziyorlar, fedakârlıkları ve yardımseverlikleri ile. Hele de yol sorduğunuzda bilmeseler de bizim gibi  yolu tarif etmek için çırpınışlarını gördükçe; tatlı bir tebessüm ile “aynı biz” diye içinizden geçirdiğiniz çok oluyor. Onlarda bizim gibi tarımı çok seviyorlar. Aynı özveriyle fakat daha bilinçli bir şekilde çalıştıklarına şahit oluyorsunuz. Her hangi bir üniversiteyi bitirmiş kişinin kendi mesleğini yapmayıp, tarım ile ilgilendiğine çok şahit olabiliyorsunuz. Yazın gitmiş iseniz, şehir dışlarında ninelerin tarlalarında kavun ve karpuz sattıklarını görürsünüz. Dil bilmeseniz bile, beden dili ile o göze hoş gelen meyveleri satın alıp, bir köşe de tadına rahatça bakabiliyorsunuz. Eminim o tat hayatınız boyunca unutulmayacak, tatlı bir hatıra olarak belleğinizde kalacaktır.  Beyaz badanalı evleri görünce geldiğiniz bu yerde hiç de yabancılık çekmeyeceğiniz hissine kapılırsınız…

Benim gibi tarihe merakınız var ve geleneksel Portekiz müziği dinlemek istiyorsanız, akşam Alfama District bölgesini ziyaret etmeniz gerekir. Tek şartımız yanınızda güzel bir fotoğraf makinesi taşımanız, çünkü çok lazım olacak size…

Beyaz taşlardan yapılmış ve içerisinde Portekiz edebiyatçıları Luis Vaz de Camoes, Alexandre Herculano ve Fernando Pesso ve gemici Vasco da Gama’nın mezalarının bulunduğu Jeronimos Manastırını ziyaret etmenizi öneririm. Vaktiniz var ise Sao Jorge kalesi, Lizbon Kadetrali ve Vasco da gama kulesini de ziyaret etmelisiniz.

52 metre yüksekliği olan Kâşifler Anıtı 1940 yapılmış ve orada resim çektirmeden olmaz tabii ki, ilk bakışta gemiyi andırıyor ve bilim adamları ve kaşifleri tasvir ediyormuş…

Alışveriş meraklılarının vazgeçilmez yerlerinden biride olmuştur Lizbon. Vasco da Gamaya giderseniz istediğiniz ürünü alabilirsiniz. El sanatları, kilimler, renkli maskeler, takılar istediğiniz her şeyi bulmanız mümkün… Gördüğüm kadarı ile de Avrupa’nın en ucuz yerlerinden biri Lizbon.

Lizbon’un Sultanahmet Meydanı da Rossio Meydanı… Etrafında lüks oteller, butikler, lokantalar ne ararsanız var. Burada Engizisyonun Merkezinin Lizbon olduğunu sonradan öğreniyorum. O korkunç kararların alındığı yerleri geziyorum. Mahkûmlar Rossio Meydanı’nda kurulan patformların üzerinde Autos de Fer- Engizisyon Ateşlerinde yakılmış, duyunca bile tüylerim diken diken oluyor.

Lisbonda en çok yediğim şeyler deniz ürünleri, morina balığı ve mangalda sardalyayı yemenizi tavsiye ederim. Porsiyonlarda bize göre bayağı bir büyük. Belem turtasının da tadı unutulmayacak cinsten.

Atlantik Okyanusunun kıyısında saatlerce maviliğini seyretmenin de keyfine doyum olmuyor… Lizbon’da yaşamak dersin, bi iç çekersin, gökyüzü ve okyanusun karışımına bakarak…

Lizbon’a yaptığım kısa ziyaretimde gördüklerim bunlardı, eminim anlatılacak çok daha fazla yerleri vardır bu tarih kokan şehrin, gördüklerim dışında…  Dünyada görülmesi gereken yerlerden biri olduğunu düşünüyorum…

Prof. Dr. Hamdi Temel

www.hamditemel.com

 

 

 

 

Author: Fatih
İsim: FATİH ŞAHBAZ Yaşadığı İl: İstanbul Yaşadığı İlçe: Üsküdar Meslek: T.Halk Bankası A.Ş.