Ekmek Etmek

Yuha ekmek etmenin telaşesi bi gaç gün öncesinden başlar çoğuncası… Ahşam yemağne oturulan yer sufrasında evin gadını; “Ekmağmiz bitiyo, bi iki sulayım ekmek var, ekmeksiz galacığıh” diyerek “ekmek etme” işini gundeme alır.

Horantanın üç dört aylıh ekmağni etmek, evin en böyük işidir. Sırf bu iş için havluda, kah  tandır/tandırlıh, kah tandır damı, kah da tandır evi denen özel bi yapı vardır. Kerpiç olan bu  yapının, dışarıdan hemen fark edilen geniş, yuvarlah ve yuğsek bi bacası vardır.Yapının içinde bacanın tam altına denk gelen, bacadan daha genişce, ama gine yuvarlah, derin bi çuhur vardır. Ateş bu derin çuhurun içinde yanar, ekmek de bu ateşin üstüne gonan yuharı bombeli demir gara sacın üstünde bişer. Bi de, ateşin yandığı derin çuhurdan havluya açılan adına “Külle” denen hava deliği vardır. Yanan tandıra hava bu delikden gelir.

Ekmek etmek meşaggatli bi işdir. Evin erkekleri un uğutme işini halledeller. “Un uğudülür mü? Buğday uğudülür, un zaten uğudülmüşdür!” gibisinden yarenniğe de mevzu olan un uğutme işi, başlı başına bi hadisedir. Buğday yüklü seklemler dağarmene gotürülür. Ekseri sıra olur dağarmende. Seklem indirilir, başında beklenir. Epey bi beklemeden soğna sıra gelir. Dağarmencinin işaretiyle seklem gucahlanarah dağarmenin haznesine dokulür. Dağarmenci yeşil bi duğmiye basar, dağarmen böyük bi gurültüyle çalışmıya başlar. Ununan kepek ayrı ayrı borulardan ahar. Un ahan borunun ağzına bi torba, kepek ahan borunun ağzına da bi torba açılır.Torbalar dolduhça dolu torba kenara alınıp, yeni boş torba açılır. Üst baş tüm un olur. Gurültüden gafa beyin galmaz. Nihayet uğutme işi biter. Torbaların ağzı bağlanıp, un eve getirilir.

Dağarmende uğudülen buğdayın da geçmişi vardır. Guzün; talla sürülür, tohum saçılır, ekin ekilir. Gışın; ekinin üstüne yağmur yağar, gar yağar. Baharın; tohum yeşerir boy atar, firik olur. Yazın; sararır, başah olur. Irgatlıhta; tırpanınan biçilir, deste yapılır, harmana getirilir. Düveninen sürülür, rüzgarda savrulur, buğday olur ve sekleme atılır.

Lafı fazla dağatmıyah. Unun eve gelmesinden sonraki tüm işler gadınnarın işidir. Gadınnar, un eve geldikden soğna golları sıvar, işe girişiller. Tandırı temizleller, hava deliğini ayıtlallar, evrağacı, sacı, teştiyi, elağ, ohlavaları, ekmek tahtalarını elden geçiriller. Tandırda yahılacah saçgı denen iri samanı hazır edeller. Unu eleller. Dönüşümlü olarah birbirlerine ekmek etmiye gittikleri gonşu gadınnara haber vererek hazıllığı tamamlallar.

Sabahın erkeninde tandırda bi telaş başlar. Gadınnar: “hadi anam, işimiz çoh başlıyah!” diyerek işe başlallar. Yere, “itağa” denilen ekmek edilirken serilen özel örtüyü sereller, ekmek tahtalarını yerleştiriller, elenmiş una su ve duz gatarah yumruhlarını sıharah poküs yapar gibi teştide hamur yuğurulllar. Tandır çuhuruna, hava deliği izasına denk gelecek şekilde, çalı çırpı cinsinden ince guru odun yığarah, tandır çatma işini yapıp, sacı üstüne goyallar. Odunu duduşturullar, ateş yanar, iş başlar… Gadınnardan biri “bezi” alır bu işlem; yuğrulmuş hamurun bulunduğu teştiden yumruh gadar hamurun alınıp,  elle yuvallanıp, hamur açacah gadınnara verilmesi işlemidir. Sayıları duruma göre iki, üç veya daha fazla olan diğer gadınnar, ayahlarını uzatarah dizlerinin üstüne çektikleri ekmek tahtalarında, ohlavayınan bezicinin verdiği yumruh gadar hamuru ince kağat gibi açallar, açılan hamurun genişliği, hemen hemen ateşin üstündeki yuvarlah sac gadar olur. Açtıhları hamuru, ohlavanın ucundan dudarah bişirici gadına veriller. Evrağaççi de denen bişirici, aldığı hamuru “eğrağaç” denen, yassı, gılıç gibi uzun tahtasıyla, altında saçgı ateşi yanan sacın üstünde evire çevire bişirip, yanına istif eder. Ekmek etme işi bu minval üzere sürer…

Ekmek edilen gunün öğlen vahti çoh neşeli olur. Gadınnar çoh guzel bi çay demleller, yanına ekmek yaptıhları hamurdan bazlama yapallar ve yağlallar. Açtıhları incecik hamurun içine pendir goyup, zarf gibi gatlıyarah işli yapallar. Çoluh cocuh, dumanı gorüp kohuyu alıp gelen gonu gomşu, hep birlikte sıcah sıcah, iştahlı iştahlı yerler. Bu vakit çoh neşeli olur. Dedik ya; neşe ki ne neşe! Yerken içerken, hep birlikte gonuşullar, hep birlikte hangır hangır guleller. Keyiflerine diyecek yohtur…

Öğlen yemağ bittikten soğna; “Kele anam daha dünyanın işi var” diyerek işe devam edeller.

Bezi almaydı, hamur açmaydı, ateşde bişirmeydi derken, bi adam boyu ekmek edeller ve işlerini bitiriller. Dışarda hava gararmış, ahşam olmuşdur. “Norek anam, çoluh çoçuğun ekmağ işte!” deller. Evin gadını gonşu gadınnara: “Elinize golunuza sağlıh anam!” der, gonşu gadınnar da: “Bereketli ossun!” der, hep birlikte dağalıllar.

 

Adnan KORKMAZ

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: Yönetici