Hüseyin Hafız

Ohuduğu Guran sonrası cemağatle camiden çıharken cemağatten birinin ona hitaben bi gaç defa tekrarlıyarah söylediği;

“Gurbanın olurum Hafız” sözü ona olan sevginin en içten ifadesiydi.

Kimi Havus derdi, kimi Havıs, kimi de Havız. Kah köy odasında, kah köy camisinde, kah Salih Paşa’da, kah Hecaz’da dinnemişlerdi onu.

Adını da türlü türlü söylerlerdi; Üsüğün derlerdi, Üseyin derlerdi, Üsün derlerdi.

“Ondaki ses kimsede yoh” , “Onun sesi Allah vergisi” , “Onun gibi ohuyan bi daha çıhmaz ” derlerdi.

Yaz günlerinin ilkindi rüzgârlarıyla serinleyen köy odalarında;“ Bu sene ekinler de Maşallah” diye başlayan sohbetler ederlerdi onunla.

“Havus Efendi daha iyi bilir ya” diye başlayıp dinden bir mevzu açallardı.

Yedirmeden, içirmeden bırahmazlardı onu. Varlarını yohlarını ortıya serip sufra gurarlar; “ Havus Efendi şöyle baş köşeye buyur” derlerdi.

Yemekten sonraki çay faslında daha bir keyifli hal alan sohbetlerinde, annadacahları latife cinsinden şeylerin saygıda gusur anlamına gelmemesi için sözlerine “Havus Efendi de aramızda ya” “Havus Efendi gusurumuza galmassa” diyerek başlarlardı.

Onnarınki sevgiydi…

Şimdi hatıralarını annadıyorlar aynı odalarda: “İrahmetlik Havus bi Eğuzu Besmele çekti ya” diye başlayıp “Hey gidi İrahmetlik hey” diye devam eden…
Adnan KORKMAZ
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: sevare