Karakızlı Hüseyin Hafız

Hafız Hüseyin Korkmaz 1938 yılında Yozgat ili, Sorgun İlçesi, Karakız Köyü’nde dünyaya gelmiştir. Mensup olduğu sülalenin adı; Pulluğul’dur. Ana adı Hafize, baba adı ise Mehmet’tir.

Hafız Hüseyin Korkmaz ilk Kur’an eğitimini başta kendi köyü olmak üzere yakın ve uzak köylerdeki din adamlarından almıştır. Kur’an eğitimi aldığı hocaları arasında, Ahmetfakılı Köyü’nde mukim Ekşi Hoca adıyla tanınan Osman Öztürk Hoca ve Kayakışla Köyünde mukim Kayakışlalı Bekir Efendi adıyla tanınan Bekir Yazar Hoca bulunmaktadır.

Hafız Hüseyin Korkmaz Kur’an eğitimine İstanbul ve Adapazarı’nda devam ederek çok küçük yaşta Hafız olmuştur.

Yozgat İli, Sorgun İlçesi’ne bağlı Araplı ve İncesu köylerinde, Yozgat İli Saraykent İlçesine bağlı İzibüyük köyünde ve kendi köyü Karakız köyünde imamlık görevlerinde bulunmuş, bu görevleri esnasında aynı zamanda Kur’an eğitimi vermiş ve hafız yetiştirmiştir.

Hafız Hüseyin Korkmaz, askerliğini İzmir İli Seferihisar İlçesinde sıhhiyeci olarak yapmıştır. Dışarıdan bitirme imtihanlarını vererek Sorgun Yeşilyurt İlkokulu’ndan mezun olmuştur.

Hafız Hüseyin Korkmaz, 1966 yılında Tarihi Sorgun Kur’an Kursu’na atanmış, 1966 -1984 yılları arasında Tarihi Sorgun Kur’an Kursu’nda Kur’an eğitimi vermiş ve hafız yetiştirmiştir.

Hafız Hüseyin Korkmaz, 1984 yılında Amasya İli Merzifon İlçesi Çelebi Mehmet Medresesi (Sultaniye Medresesi) Kur’an Kursu’na tayin edilmiştir.

Hafız Hüseyin Korkmaz 1985 yılında vefat etmiştir. Karakız Köyü’nde (beldesinde) bir sokağa, Sorgun ilçesi Yeni Mahalle’de bir caddeye ismi verilen merhum Hafız Hüseyin Korkmaz’ın mezarı Sorgun Karşıyaka Mezarlığı’ndadır.

Hüseyin Hafızı tanımak;

Hüseyin hafızı hiç görmedim. Ama namını çok duydum. Tanımamın en önemli kaynağı ise son 30 yılını birlikte geçirdiğim kardeşim gibi sevdiğim, oğlu Adnan Korkmaz’dır.

Hüseyin hafızı dedemden tanıdım. Hüseyin hafızı, dedemin bir gün tarlada iken gelen haber üzerine elindeki işi aceleyle bitirerek sohbetine gitmek için acele edişini hatırlıyorum. Tabi ki bizde köye erken dönmemize vesile olan kişi için olumlu duygular beslemiştik. Dedem evde, sohbeti ve kur’an ziyafetini günlerce anlattığını hatırlıyorum. Gür sesli ve heybetli bir hoca derdi rahmetli dedem Hüseyin Hafızdan için. Bizim köye geldiğinde bütün köylü saygı gösterir, ikramlarda bulunurdu. O güzel ve gür sesiyle köy odasında herkese Kur’an ziyafeti verirdi.

Hüseyin Hafızı oğlu Adnan’dan tanıdım. Hüseyin Hafızı oğlu ve benim de 30 yıllık dostum olan Adnan’dan dinlerdim. Çocukluk yaşında bütün sorumluluğu üzerine bırakıp gitmesindeki mahzunluğu hep gördüm Adnan’ın. Yalnız başına ve ciddi sorumlulukların altında mücadele etti. Özellikle toplumumuzun öksüz ve yetim insanlara yüklediği ve hiçbir zaman anlayamadığım bir dışlanmışlıklarla mücadelesine şahit oldum. Bu mücadele ruhunu babası Hüseyin Hafızdan aldığı da belliydi. Birçok yetişkinin bile zorlandığı bu durumda hem annelik hem babalık yaptı.

Kardeşim Adnan üç kardeşini de kimseye muhtaç etmeden onların meslek sahibi olmasını ve yuva kurmasını sağlamıştır. Bütün ergenlik döneminin iç kavgalarına rağmen bunu başarmak kolay bir şey değildir.

Birçoğumuzun gözünden kaçan önemli bir detay vardır. Küçüklük yaşlarında bazı anne babaların olumlu dokunuşları gelecek yaşamın şekillenmesine vesile oluyor. Hüseyin Hafız beraberinde Adnan’ı gezdirmesindeki hikmet buydu sanırım; üstüne kalacak olan ve yetişkinlerin bile zorlandığı yükü taşıyacak bir mücadele ruhu kazandırmaktı herhalde.

Hüseyin Hafızı öğrencisinden tanıdım. Ahmet Koç, sınıf arkadaşımız. Kuran kursu yıllarında yaşadığı bir anıyı paylaştı, araştırmam sırasında. “Ramazan ayıydı, sahuru yaptık ve hala sofranın başındaydık. Ezanın okunmasına çok fazla bir zaman kalmamıştı. O gün sahurda Hüseyin hoca yoktu. Yozgat’a, Ahmet efendiyi ziyarete gitmişti. Ancak ulaşım sorunundan dolayı vaktinde sahur sofrasına yetişememişti. Bizde çaylarımızı yudumlarken Hüseyin hoca geldi. Hayırsever birçok insanın getirdiği yiyeceklerin bir kısmı artmıştı. Vakit daralıyordu. Hüseyin hoca seri bir şekilde börekleri, çörekleri yemeye başladı. Bir ara yutkunamadığını gördük. Su getirdik. Zor nefes alıyordu sanki. Ancak bir taraftan da vakit ilerliyor ve ezan okunmaya başladı. Bize “ezan okunduğunda yeme içme durur” derdi. Ancak bir taraftan da Hüseyin hoca gözümüzün içine bakarak bütün hızıyla yemeye devam ediyordu. Kısa bir boşlukta; “bazen imamlar ezanı erken okuyorlar” diyerek hem şaşkınlığımızı gidermiş hem sahurunu yapmıştı.”

Ahmet hoca; o günü hiç unutamadığını söyledi. “Babayiğit birisiydi. Sahursuz oruçta zorlanacağı kesindi. O hızlı yiyişi ve ezana dönük yorumu hoş bir hatıra olarak belleğimde yerini aldı. Otoriter birisiydi. Taviz vermezdi. Disiplin, hafızlık için gerekli olan bir şeydi belki.”

Ahmet hocanın da dünyasında önemli izler bıraktığı belliydi.

Bir diyarı anlamlı kılan şey bağrından çıkan insanların kalitesiyle orantılıdır. Hüseyin Hafız Sorgun’dan çıkmış ve namı yayılmış bir insan. Kur’an hizmetinde birçok kişiyi yetiştirmiş, hayır dualarını almış birisi. Zorluklar içinde mücadeleden vazgeçmeyerek bir neslin eğitiminde etkin rol almak, her insana nasip olmaz.

Bir Sorgunlu olarak duam; Rabbim, ismi dünyaya yayılmış insanların sayısını arttırsın. Bu vesile ile Hüseyin Hafızı rahmet ile anıyorum.

 

Recep DAĞDEMİR
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: sevare