Kitap İncelemesi: “Gelenekli Türk Anlatıları – 1” / Bayram Durbilmez

Sorgunlu akademisyenlerimizden Doç. Dr. Bayram Durbilmez halk edebiyatı sahasında yapmış olduğu birçok değerli çalışmayla tanınmakta. Lisans eğitimini Kayseri Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamladıktan sonra akademik kariyerine aynı üniversitede devam eden Durbilmez, halen burada öğretim üyesi olarak görev yapmakta.

Akademik hayatı boyunca, yurt içinde ve yurt dışında 50’den fazla makalesi yayımlanan Bayram Durbilmez, ulusal ve uluslararası kongrelerde de 100’e yakın bildiri sundu. Bunların yanında aşık edebiyatı, tekke edebiyatı vb. alanlarda inceleme-araştırma kitapları bulunan Durbilmez hocanın kendine ait şiir kitapları olduğunu; imza atmış olduğu önemli çalışmalardan dolayı ödülleri bulunduğunu da hatırlatmakta fayda var.

Doçent Dr. Bayram Durbilmez, Sorgun Düşünce Kulübü üyelerinin de yakından tanıdığı, gerek Sorgun’da gerekse İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz toplantılarımızı katılımı ve sunumlarıyla renklendiren değerli bir bilim adamımız. En son geçen yıl Sorgun toplantımıza katılıp “Sorgun/Yozgat Yöresinde Sözlü Tarih” başlıklı bir sunum gerçekleştirmişti.

İncelemiş olduğum “Gelenekli Türk Anlatıları-1” adlı eser Bayram Durbilmez’in Mart 2017’de Ötüken Neşriyat tarafından yayınlanmış en son kitabı. Yazarın gelenekli Türk anlatılarıyla ilgili araştırmalarının bir kısmından oluşan bu kitap “ Türk halk bilimi alanında uzmanlaşanlara, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerine ve bu konulara ilgi duyan herkese yaralı olacak” akademik yönü güçlü bir çalışma. İlerleyen dönemde kitabın ikinci cildinin de yayımlanacağı ve o ciltte masallar başta olmak üzere yazarın ilgili diğer çalışmalarının yer alacağı bilgisini de vermiş olalım.

Eserin içeriğiyle ilgili bilgilere geçmeden önce başta şahsım olmak üzere konuya terminolojik manada yabancı olanlar için “Gelenekli Türk Anlatıları” kavramına bir parantez açmak gerekiyor. Bayram Durbilmez kitabın önsözünde meseleyi şöyle izah ediyor: “Gelenekli Türk anlatılarının kökeni mitlere uzanır. Mitolojik dönemde Türk halkı kainatın, dünyanın, insanların, diğer varlıkların yaratılışı ve sonları hakkında duyduklarını, düşündüklerini, algıladıklarını, inandıklarını mitlerle (mitos) anlatır. Anlatı (narration, tahkiye) geleneğinin başlangıcı sayılabilecek mitler insanların yaratılışla ve sona erişle (kıyamet) ilgili yorumlarından oluşmakla birlikte, bu yorumlar zamanla inanç kalıplarına dönüşür. Mitlerin özel anlatıcıları olmamakla birlikte kam, şaman, ozan gibi adlar verilen sanatçı-din adamları tarafından anlatılanlardan bir kısmı şiir diliyle dile getirilince daha etkileyici ve kalıcı olur. Halkın nesirle dile getirdiklerini nazım diliyle söyeleyen sanatçı-din adamları “mitos”tan “epos”a geçişi sağlar. Mitlerin bir kısmı efsaneye dönüşürken, mitolojik efsaneler ve motiflerden bir kısmı da destanların oluşumunda önemli yer tutar. Mitolojik motifler yalnızca efsanelerde ve destanlarda değil, diğer anlatı türlerinden masallarda ve destan geleneğinin devamı olan hikayelerde de yer alır. Anlatılar arası geçişler yalnızca destandan hikayeye geçişle sınırlı kalmayıp diğer anlatı türleri arasında da geçişler olabilmektedir. Sözgelimi Dede Korkut anlatılarının mit, efsane, destan/hikaye, masal türlerinde örnekleri bulunması da anlatı türleri arasında geçişler olduğunu/olabileceğini gösterir.”

Kitapta halk hikayeleri, efsaneler/menakabeler, fıkralar, gelenekli Türk tiyatrosu hakkında ve anlatılardaki bazı motiflerle ilgili araştırmalara/incelemelere yer verilmektedir. Kitap “Aşık Tarzı Halk Hikayeleri”, Efsaneler/Menakabeler”, “Fıkralar”, “Gelenekli Türk Tiyatrosu” ve “Halk Anlatılarında Mitolojik Simgeler” başlıklarını taşıyan beş bölümden oluşuyor.

“Aşık Tarzı Halk Hikayeleri” başlıklı birinci bölümde “Somut Olmayan Kültür Mirası: Halk Hikayeleri ve Kars Yöresi Aşıkları”, Kadirlili Aşık Yusuf Sıra’nın Hikaye Dağarcığı ve Güzel Ahmet Hikayesi” ve Şifai ve Selvi Han Hikayesi Üzerine Bir İnceleme” başlıkların taşıyan üç araştırmaya yer verilmiş.

“Efsaneler/Menkabeler” başlıklı ikinci bölümde de “Muhyiddin Abdal Menkabeleri Üzerine Bir Değerlendirme” ve “Vehbi Cem Aşkun’un Piri Baba Adlı Kitabı ve Piri Baba Menkabeleri Üzerine Bir Değerlendirme” adını taşıyan iki makale bulunmakta.

Kitabın üçüncü bölümü olan “Fıkralar” bölümü ise “Mizahta Üstünlük Kuramı ve Kayseri Fıkaraları” ile “Nasreddin Hoca’nın Mahalli Fıkra Tipleri Üzerine Etkileri ve Kayseri Fıkraları” adlı iki incelemeden oluşuyor. İlk araştırmada en eski ve yaygın mizah kuramlarından biri olan “Üstünlük” kuramı hakkında bilgi verilirken Kayseri fıkraları çeşitli örneklerle bu kurama göre inceleniyor. İkinci araştırmada ise Nasreddin Hoca’nın fıkra tipleri ve Kayseri fıkraları üzerine etkileri değerlendirilip, Nasreddin Hoca ve Kayseri fıkraları arasında tespit edilen benzer metinler karşılaştırmalı olarak ortaya konuluyor.

“Gelenekli Türk Tiyatrosu” başlıklı dördüncü bölümde “Gelenekli Türk Tiyatrosunda Mahalli Bir Tip: Kayserili” adlı incemele bulunmakta. Bu incelemede “Kayserili” tipinin adı, lakapları, mesleği, kıyafeti, karakteri, söz oyunları ve ağız özellikleriyle birlikte şiir, müzik ve halk danslarıyla ilgili konulardaki tespit ve değerlendirmelere yer verilmiş.

“Halk Anlatılarında Mitolojik Simgeler” başlıklı beşinci ve son bölümde ise “Kırım Türk Anlatılarında Sayı Simgeciliği”, “Romanya Sözlü Türk Edebiyatı ürünlerinde Mitolojik Sayılar” ve “Batı Trakya Türk Kültüründe Mitolojik Sayılar” adlarını taşıyan üç makale yer almakta. Bu makalelerde, bahsi geçen bölgelerdeki Türk topluluklarının sözlü kültür ürünlerinde “üç, dört, beş, altı, yedi, dokuz ve kırk” gibi mitolojik sayıların nasıl yer aldığı örneklerle açıklanmakta.

Giriş bölümünde de belirtmiş olduğum gibi eser daha çok kitapta incelenen konularda uzmanlaşanlara ve  bu sahada eğitim alanlara hitap eden akademik bir çalışma. Lakin bu konulara merak duyanlar da kitabı ilgiyle okuyacaktır.

Son söz: Bayram Hoca’nın mesleğine ve uzmanlık sahasına olan sevgisi üretkenliğine yansıyor. Bugüne kadar ortaya koymuş olduğu çok sayıda eser bunun en güzel kanıtı. Kendisine meslek hayatında başarılar diliyor, Sorgun kültür ve edebiyatına katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

 

Abdullah ALPAYDIN

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: Yönetici