Mevsimlerin Gölgesinde İnsan

Bahar, ışıktır.

Bahar, umuttur.

Bahar, yeni bir sayfadır.

Bahar, “haydi bismillah”tır.

Bahar, harekete geçme zamanıdır.

Baharı bahar yapan diğer mevsimlerdir aslında.  Yeni bir sayfa ancak eski sayfaların tüketilmesiyle ve tükenmişliğiyle ulaşılan bir şeydir. Bahar, değerini ve anlamını bir öncesinden alan bir mevsimdir.

Bir burgu (helezon) gibi değil midir yaşam? Bulunduğumuz konum bir önceki dairenin(dişlinin) varlığına bağlı değil midir? Kendi etrafında dönen, daire gibi gözükse de hep bir üste çıkaran değil midir burgunun yapısı? İnsan da her yaşadığıyla bir üst noktaya taşımaz mı, daha tecrübeli ve bilgili hale getirmez mi kendini? Buna ne kadar direnseniz direnin, zaman yönünden bir üst noktaya çıkarsınız.

İnsanın bir olay, bir problem ya da gelişimsel bir durum karşısında izlediği bir yöntemi vardır. Yeni bir boyut alana kadar yöntemsel olarak bir benzerlik vardır. Bir problem çözmek ya da atılım yapmak adına insan, önce düşünür,  sonra kurgular, ardından araştırır, sonunda da eyleme geçer. Eylemlerin/deneyimlerin ardından sonuca/ürüne ulaşır. Elde edilen sonucun/ürünün yaşam karşısındaki konumunu, yeterliliğini ve duygu planındaki yerini sorgularız. Sorgulama sonucunda kazanımları yeterli buluruz ya da yeni bir düşünme, araştırma ve kurgulama süreci başlar. Böylece tekrar başa döneriz. Ama bu çabalar, bizi içerik ve seviye olarak bir üst basamağa taşır.

Yaşamda burgu (helezon daireleri) gibi bir döngü varsa mevsimlerde de aynı döngü var.

Kış; düşünme, irdeleme, özeleştiri, kurgulama ve kararlar alma mevsimidir.

Bahar; eyleme geçme,  planları ortaya koyarak harekete geçme, enerji, değişimin başladığı, ürün için en önemli hamle (tohum), yeni bir sayfanın açıldığı mevsimdir.

Yaz; verimlilik dönemidir. Hasat, ürün, sonuç, yapılan eylemin sonuçlarının ortaya çıktığı mevsimdir.

Sonbahar ise toplama, sorgulama ve duygu dönemidir. Ürünün ve zamanın sorgulanmasına başlandığı mevsimdir. Sonbahar ayları, burgu dişlisinde bir üste çıkışın irdelenmesiyle, hüznün üstümüze çökerek ömrün kısalığına dair düşüncelerin yoğunlaştığı aylardır. Sonbahar, zamanın hızının bütün yeryüzüne çöktüğü mevsimdir.

Hazırladık, uyguladık, ürün aldık ve tekrar başladığımız noktaya geldik. Bir ömür sorarak buluruz kendimizi. Sararmıştır artık dünyamız. Hüznü derinlemesine bütün benliğimizde hissetmeye başlarız.

O yüzdendir ki baharı bahar yapan bu süreçtir. Anlamlı kılan şey değişimin bütün yönleriyle yaşanmasıdır. Yağmurun damlalarıyla başlar toprağın altından fışkıran yeşillik… Gönüllerimize de bir yaşam sevinci katar.

Bahar, değişimin başladığı mevsimdir. Toprak ana da, insanla birlikte yeni bir sayfa açmıştır. Yeryüzünü temizlercesine yağmur damlaları kendini bırakır. Bütün canlılarda bir kıpırdanma başlamıştır. Bir heyecan sarar tabiatı, insanda olduğu gibi… Her şey kendini göstermeye başlar. Rengârenk kır çiçekleri, kuşlar ve kelebekler insana eşlik eder;  doğa bütünüyle hareket halindendir. “Yanınızdayım” der gibi…

İnsanlar baharla birlikte hayata daha sarılmış bulmazlar mı kendilerini?  Ama çocuklar hep doğru yaşamıştır baharı. Onlar için daha eğlenceli bir dönemdir bahar. Yetişkinler için bazen bir hırs olsa da, çocuklar için neşe kaynağı olmuştur hep.

Çocukluğumdaki baharları hatırlarım; herkeste bir heyecan… Bağ bahçe hazırlanır. Tohumlar atılır toprağa. Günlük bakımları yapılır. Bir anne şefkati ile yaklaşılır; dağa, taşa, toprağa… Toprak ta şefkate kayıtsız kalmaz. O da bütün fedakârlığı ve cömertliği ile cevap verir. Yağmur damlalarının iştirakiyle ve heyecanıyla, insanların şefkatli tutumlarını karşılıksız bırakmaz ve onlara bereketini sunar.

Bu geçici dünyada, dört mevsimi deli dolu yaşadığımız bu toprakların güzelliğinin ne kadar farkındayız? Bir durumda, olayda dört evreyi yaşıyorsak düşünsel olarak ta bunu yaşamaktayız. Düşünüyor, kararlar alıp uygulamaya geçiriyoruz, yanılıyor ya da yanılmıyoruz. Sonuçları topluyor ve doğrularımızı yanlışlarımızı irdeliyoruz. Her mevsim hayatın geçiciliğini öğreten bir film karesi oluveriyor. Bu döngüyü Rabbim bizlere vermiş. Kıymeti paha biçilmez bir değer…

Oysa birçok ülke insanı, yaşadığımız bu nimetin farkında değil ve tek iklime mahkûm olanlar bile var.  Bu tekdüzeliğin onların ruh sağlığına bırakacağı etkiyi düşünmek bile istemiyorum. Peki, dört mevsimi yaşayıp ta tekdüzelik içinde olanlara ne demeli?

Belki de işin en zoru baharı yazmak. Bahar sadece yaşanır. Anlamına vardığımız nice baharları yaşamak ümidiyle…

 

Recep DAĞDEMİR

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: Yönetici