Örnek Bir İnsan, Bir Değer; Prof. Dr. Rauf Yücel

Sorgun Düşünce Kulübü’nün bana ve inanıyorum ki içinde yer alan tüm arkadaşlara birçok katkıları olmuştur. Sevgili Rauf Hocamı tanımak benim açımdan SDK’nın bana sağladığı en büyük kazançlardan bir tanesidir. Kendisini tanıdıkça, Sorgunlu olup, yıllardır da aynı şehirde yaşamamıza karşın; kendisini bu kadar geç tanımış olmaktan üzüntü duyuyorum.

Prof. Dr. Rauf YÜCEL;

  • Dürüst, temiz kalpli, samimi bir insan.
  • İnançlı, maneviyatı sağlam bir insan.
  • Yardımsever, vefalı, çalışkan, üreten bir insan.
  • Çalışkan, disiplinli, üreten bir insan.
  • Gönlü zengin, hoşgörülü, sevecen, hayat dolu, kibar, beyefendi, centilmen bir insan.
  • Etrafına pozitif enerji veren enerjik bir insan.
  • Sosyal, kültürlü, topluma faydalı bir insan.
  • İyi bir akademisyen, iyi bir evlat, iyi bir kardeş, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir dost, iyi bir vatandaş.
  • Ve, iyi bir gezgin.

Tek kelime ile ifade etmek gerekirse; “örnek bir insan, erdemli bir insan”.

İşte böyle bir değeri geç tanımış olmayı kendi adıma büyük bir kayıp olarak değerlendiriyorum.

3 ciltlik anılarını satır satır okuyunca ve kendisini tanıyınca bütün bu nitelemeleri ve fazlasını hak ettiği konusunda herkesin hemfikir olacağından hiç şüphem yok.

3. cildin son kısımlarında, Rauf Hoca’nın emeklilik törenine ilişkin videonun internette bulunduğunu okudum. Yaklaşık 1 saat 45 dakikalık videoyu izledim. Törende hocamızı uzun yıllardır yakinen tanıyan yerli ve yabancı akademisyenlerin konuşmaları var. Hepsi de yukarıdaki nitelemelere uyan bir tanımlama yapıyorlar Rauf Hoca için. Özellikle öğrencisi Murat Şaroğlu’nun Rauf hocayı tanıtan sunumu çok keyifli. Bu arada, bu şekilde bir emeklilik töreni, bildiğim kadarıyla, ilk ve tek. Ne ondan önce böyle bir tören yapılmış ne de ondan sonra.

Videoyu izlerken bir şey daha dikkatimi çekti. Rauf Hoca yaklaşık 40 dakika süren bir son ders veriyor. Ders anlatırken rahatlığı, ifade gücü, hitabeti ve hâkimiyeti mükemmeldi. Bu noktada Hoca’nın SDK’nın 9 akademisyenin katıldığı Sorgun kahvaltısındaki heyecanı gözümün önüne geldi. Sorgun’a, Sorgunluya olan sevgisi Rauf Hoca’yı oldukça heyecanlandırmıştı.

Bugün kitabı okuyup bitirdiğimi haber vermek için Rauf Hoca’yı aradım. Rauf Hoca telefonu nerden açtı dersiniz? Rusya topraklarında, Volga Nehri üzerinde gemi ile seyahat ederken!

O dönem Doçent olan Sayın Murat Şaroğlu’nun sunumunda da vardı. Rauf Hoca’nın ne zaman nerde olacağını hiç tahmin edemezsiniz. Bir bakmışsınız Hindistan’da bir filin üzerinde, bir bakmışsınız Avustralya’da, Brezilya’da, Güney Afrika’da, Amerika’da, Japonya’da, Hakkâri’de, Kırgızistan’da, vs, vs. Rauf Hoca’nın bu yönünü kıskanıyorum desem yeridir. Özellikle, özel aracıyla yaptığı Avrupa seyahati çok cesurca. Aynı şekilde, Osman Pamukoğlu’nun “Unutulanlar Dışında Yeni bir Şey Yok” isimli kitabını okuması üzerine haberdar olduğu, Osman Pamukoğlu tarafından Hakkari’de inşa edilen anıtı, bütün riskleri göze alarak ziyaret etmesi tüm takdirlerin ötesinde.

Bir şekilde fırsat bulup Rauf Hoca ile birkaç gezi yapmayı çok istiyorum. Seyahat hususundaki tecrübesi ve enerjisi sayesinde ben de görmek istediğim birkaç ilginç yeri görebilirim diye düşünüyorum.

Rauf Yücel’i sevgili eşi, kıymetli bir insan, bir hanımefendi, benim de tanıma şerefine eriştiğim, Işık Hanım’sız anlatmak doğru olmaz. Hem şahsen hem de 3 ciltlik anılardan tanıdığım kadarıyla Işık Hanım da gerçekten mükemmel bir insan. Rauf Hoca’nın diğer yarısı diyebilirim.

Işık Hanımla ilgili söylenebilecek çok şey var. Ancak ben 3. ciltte okuduğum iki olaya yer vermek istiyorum. Birincisi, Işık hanımın babasının rahmete kavuşması. O esnada Rauf Hoca yurtdışından gelen misafirlerini ağırlamak için geziye çıkmış. Işık hanım, eşinin bu aşamada yapacak bir şeyi olmadığı düşüncesiyle; Rauf Hoca’nın önemli misafirleri ile olan gezisini bölmemek için kendisine haber vermiyor. Kendi imkânları ile Adana’ya gidiyor ve cenazeye katılıyor. Rauf Hoca daha sonra Adana’ya giderek Kayınpederinin mezarını ziyaret ediyor. İkinci olay ise Rauf Hoca’nın Almanya’dan Mercedes araba alması. Bu konuda Işık Hanım itiraz ediyor. Gerekçe ise çok ilginç! Ben bir öğretmenim, Mercedes arabaya binersem el âlem ne der? Bu davranışlardaki asalete bakın! (Işık hanımın Seki’deki köy evi için gösterdiği istikrarlı tepki karşısında, neden bu kadar tepki verdiğini anlayabilmek için o evi görme isteği duyduğumu söylemeliyim.)

Anıların 2. cildinde Rauf Hoca’nın Işık Hanım’ı gördüğünde nasıl çarpıldığını, Işık Hanım’ı evliliğe ikna edebilmek için nasıl çaba sarf ettiğini, kimleri araya soktuğunu okumuştuk. Işık Hanım’ı tanıdıkça, Rauf Hoca’nın ne kadar haklı olduğunu ve ne kadar doğru bir şey yaptığını çok iyi anlıyoruz. Hem şahsen şahit olduğum için hem de anılardan okuduğum kadarıyla şunu söyleyebilirim ki, Rauf Hoca’nın ve Işık Hanım’ın bir birlerine olan sevgileri ve saygıları hiç azalmamış ve her geçen gün artarak devam ediyor. Allah her ikisine de uzun ömür versin.

Rauf Hoca’nın 2 kız çocuk sonrası erkek çocuk isteği ve bu uğurdaki ısrarlı, azimli, bilimsel (Almanya’da iken akademisyen bir arkadaşı, cinsiyet oluşumunun biyolojik süreci hakkında detaylı bilgi veriyor!) çalışmalarına da burada yer vermek gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten sabırla, ilmik ilmik işlenerek yürütülen bir süreç. Sonuçta emeline ulaşıyor ve yıllar sonra bir erkek çocukları dünyaya geliyor. Adı Mustafa. İyi bir eğitim sonrası şu an ABD’de çalışıyor. Bu noktada Işık Hanım’ın anlayışı ve fedakârlığı da gerçekten takdire şayan. Mustafa’nın dünyaya gelmesini takiben çok sevdiği öğretmenlik mesleğini bırakarak, yeni doğan çocuğuyla ilgilenmek zorunda kalıyor ve bunu hiçbir tereddüt göstermeden yapıyor.

Rauf Hoca, Almanya’da da eğitim görmüş olmasından mı bilemiyorum, akademik disipline ve ciddiyete çok önem veren bir insan. İşini, her aşamada, severek ve büyük bir fedakârlık ve ciddiyetle yapıyor. Dürüstlükten, adaletten, hak ve hukuktan zerre taviz vermiyor. Akademik adaba çok büyük önem veriyor. Öğrencilerinin dört dörtlük yetişmesi için gösterdiği çaba tüm öğretmenlere örnek olmalı. Öğrencilerinin gelişimi için imkânlarını kullanarak onları yurtdışına gönderiyor. Bilgileri, görgüleri artsın diye öğrencileri ile birlikte geziler düzenliyor.

Evet Rauf Hoca disipline büyük önem veriyor. Ama Rauf Hoca’yı farklı kılan, disiplin ile hoşgörüyü harmanlayabilmesi. Bu tespiti, emeklilik töreninde konuşan ve Rauf Hoca’nın hem öğrencisi hem çok yakın dostu olan Prof. Dr. Metin Kaya yapıyor. Ben de bu tespite tamamen katılıyorum. Disiplin başarı getirebilir ancak Rauf Hoca gibi, hem işinde başarılı olup hem de bu kadar sevilebilmenin yolu disiplin ile hoşgörüyü bir arada harmanlayabilmekten geçiyor.

Rauf Hoca yaşamının her döneminde çok iyi dostluklar kurmuş. Ancak, Rauf Hoca’yı esas farklı kılan bu dostluklarını kalıcı hale getirebilmesidir. Hepimiz yaşamımız boyunca dostlar, arkadaşlar ediniyoruz, ancak, birçoğu ile irtibatımız belli bir dönemde kopuyor. Ancak Rauf Hoca en uzaktaki dostları ile bile irtibatını kolay kolay koparmamış. Ayrıca, Rauf Hoca’nın bir diğer özelliği de herkesle aynı ölçüde iletişim kurabilmesi. Büyükle de, küçükle de, profesörle de, sıradan insanla da aynı seviyede iletişim kurabiliyor. Herkese aynı derecede ilgi ve alaka gösteriyor.

Ben İstanbul’a geldiğimde (1992), Rauf Hoca İstanbul Üniversitesi’nde “Prof. Dr.” olarak görev yapmaktaymış. Ancak, benim Rauf Hoca’yı tanımam ancak 22 yıl sonra, o da, SDK sayesinde mümkün olabildi. Ben sevgili hocamı çok önceden tanımayı çok isterdim.

Rauf Hoca hakkında söylenebilecek şeyler bitmez. Mükemmel bir insan tanımak isteyen ve kendi hayatları için ders çıkarmak isteyen herkese Rauf Hoca’nın anılarını büyük bir dikkatle okumalarını tavsiye ederim.

 

Hatip SORGUN

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: Fatih
İsim: FATİH ŞAHBAZ Yaşadığı İl: İstanbul Yaşadığı İlçe: Üsküdar Meslek: T.Halk Bankası A.Ş.