Özel, Özgün ve Anlamlı

Merhaba Hocam,

Kitabınızı okumaya yeni başladım. Henüz başlarda olduğum için kitapla ilgili (haddim olmayarak) ayrıntılı bir değerlendirme yapmak için geç kaldım. Aylık SDK dosyasının yayınlanması gerekiyordu. O yüzden ben de mektup yazmaya karar verdim.

Saygıdeğer Hocam,

Sizi tanıyalı kısa bir süre oldu. 3-4 yıllık bir geçmişe dayanan bu tanışıklığımız sonucunda varlığınızla hepimize, hayata farklı açılardan bakmayı gösterdiniz.

Yakın bir zamanda memleketime, bir düğüne gittim. Uzun süredir görmediğim birçok insanla karşılaştım. Sanki hepsi ağız birliği etmişçesine tek soru sordular. O da “Ne zaman emekli olacaksın?”

Bu soruyla İstanbul’da hiç karşılaşmadım. İnsanlar uzun süre çalışmanın, meşgalenin içinde olmaktan yüksünmüyorlar. Emekliliği gündem edeni pek görmedim. Belki çevremde görmedim. Ancak memleketimdekilerin bu kadar emeklilik özlemlerini anlamış değilim. Şu zamanda iki gün tatil olduğunda sıkıntıdan patlamaktayım. Kendi kendime soruyorum; bu insanlar emekli olunca sadece boş boş oturmanın keyfini mi yaşamak istiyorlar? Böyle bir keyif var mı?

Bu sorular epeydir zihnimin bir tarafında var. Emekli olmak, emekli olunca yapacaklarım hakkında düşünürken ve “nereden çıktı bu emeklilik, faydalı olacağım bu zaman değil mi?” soruları ile boğuşurken sizin üçüncü cildinizdeki enerjiyi gördüm.

Kendi kendime; üzülmeye gerek yok, dedim. Varsa bir enerjin böyle anlamlı bir çalışmada sen yaparsın. Silinmezsin. En azından tarihe önemli bir virgül atarsın, dedim.

Gerçekten özgün ve özel bir çalışma dizisi ile arkanızdan gelen bu kardeşlerinize yol gösterici oldunuz.

Sevgili Hocam,

Birinci ve üçüncü ciltte paylaştığınız önsözünüzde; “Her insanın yaşamı ilginç anılarla dolu. İlla çok ünlülerin yaşam öykülerin yazılmaya değer de sıradan insanlarınki niçin değmesin? Onların da mutlaka söyleyecek sözleri, verecekleri mesajları vardır.” açıklamanızı çok anlamlı buldum. Bu sözlerinizle insanın kendisine neden değer vermesi gerektiğinin altını çiziyorsunuz.

Başkası için yaşamadığınızı bize gösteriyorsunuz. Hepimiz başkasına göre yaşamımızı kritize ederek birçok durum ve olayları eliyoruz. Halbuki hayat bizim ve bizim kararlarımız sonucunda şekilleniyor. O yüzden her yaşadığımızı özel bulmalı ve özgün olarak ortaya koymalıyız. Fikirlerimizin ve düşünce kalıplarımızın başkasının şemalarına uyması gerekmiyor. Bizim olduğu için yaşadıysak yazarak veya anlatarak “özel ve özgün “olduğumuzu da rahatlıkla haykırabiliriz. İşte siz bu konuda tahmin edemeyeceğiniz kadar ufuk açtınız.

2000’li yıllardan itibaren ABD’de  Seligman ve Csikszentmihalyi öncülüğünde pozitif psikoloji akımı başladı. Bu akım değerli deneyimler, öznel iyi-oluş ve anlamlı yaşam olarak üç seviyeden oluşmaktadır. Yılların bütün deneyimleri anlamlı bir noktaya dönüşmediği sürece nasıl yaşanmış sayabiliriz ki?

Sevgili Rauf Hocam,

Sorgun, Yozgat ve Türkiye özelinde insanlığa yaptığınız bu katkıdan dolayı tebrik ediyor; yazdıklarınızın yaşadıklarını anlamlı bir noktaya taşımak isteyenler için yol gösterici olması dileğiyle, saygılarımı sunuyorum.

 

Recep DAĞDEMİR

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

 

Author: sevare