“Usat” / Siyami Yozgat

Siyami YOZGAT hocamızın eserlerini daha önceki aylarda bir dosya konusu olarak işlemiştik. O çalışmada ben hocamızın Almanya’da çıkarmış olduğu dergiyi incelemiştim. Diğer eserleri hakkında ise arkadaşlarımızın inceleme yazılarını okumak suretiyle bilgi edinmiştim.

2 hafta önce 1 haftalık süre ile Sorgun’da bulundum ve bu süre içerisinde USAT (Asiler anlamına gelmektedir.) isimli eseri okudum. Öncelikle yaklaşık 600 sayfalık bu kıymetli eseri için bir Yozgatlı olarak Siyami hocamıza teşekkür ve takdirlerimi sunmak istiyorum. Böylesine kıymetli bir eseri bizlere kazandırması gerçekten büyük bir iştir.

Yaklaşık 1 ay kadar önce İstanbul/Sultanahmet’te dolaşırken “Edebiyatçılar Kıraathanesi’ne uğradım. Orada bir kitapçı var. Kitapları incelerken USAT isimli hocamızın eserine de rastladım ve bir Yozgatlı olarak çok mutlu oldum ve gurur duydum.

Bir eser üretmek zor iştir. Bu zor işi özveri ile başaran eser sahiplerine hak ettikleri değeri vermek gerekir. Sadece laf edebiyatı yapanların peşinde koşup yalan iltifatların çoklukla yağdırıldığı ortamlarda bu derece kıymetli eser üreten insanlar görmezden gelinirse toplum yozlaşır, değerler anlamını yitirir.

Ben yaklaşık 10 yıl kadar önce Yozgat’ın geri kalmışlığı ile alakalı bir çalışma yapmıştım. Tabi ben amatörce yapılan çalışmada daha ziyade ekonomik konulardan yola çıkarak bir sonuca ulaşmayı hedeflemiştim. Ancak, USAT’ı okumamla birlikte Yozgat’ın kalkınmışlık sorununa bakışım daha bir derinlik kazanmaya başladı. Bu eser bana Yozgat’ın bugünkü durumunu bundan 100 sene öncesini değerlendirmeden anlaşılamayacağı gerçeğini gösterdi.

Çapanoğlu İsyanı’nın Yozgat’a verdiği zararı, Yozgat’ta açtığı yaraları ve bu yaraların hala devam etmekte olan derin izlerini çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde her bakımdan Anadolu’nun güzide şehirlerinden biri olan Yozgat’ın bugün Anadolu coğrafyasının her bakımdan en geri kalmış illerinden biri olmasında bu isyanın payı ne kadardır?

Sadece Yozgat’ta değil, geniş bir Anadolu coğrafyasında önemli ve hatırlı bir ağırlığı olan aynı zamanda da Padişah ile çok yakın ilişkileri bulunan Çapanoğulları neden böyle bir isyana kalkışmıştır? 1519’da Osmanlı yönetimine başkaldırarak tarihte Celali İsyanları diye bilinen isyanları başlatan Şeyh Celâl’in de Bozoklu olması bir tesadüf müdür?

Çapanoğlu isyanın sebebi Çapanoğullarının Atatürk’ün önderlik ettiği milli mücadelenin başarıya ulaşması sonucunda padişahın devrilmesi ile birlikte bölgedeki ağırlığının kaybolacağından endişe duymuş olması mıdır? Yoksa, Çapanoğulları bir şekilde oyuna mı gelmiştir? Çünkü, romanda da sürekli olarak Samsun’dan yola çıkmış gelmekte olan ancak hiçbir zaman gelmeyen bir “Halife Ordusu”ndan bahsedilmekte? Bu işin aslı nedir? İsyanın Çerkez Ethem tarafından bastırılması sonrası Çapanoğlu Edip, Celal ve Halit beylerin akıbetleri ne olmuştur? Yine o dönemde Yozgat yöresinde eşkiyaların çokluğu ve yaygınlığı dikkat çekicidir? Bu durum Yozgat yöresine özgü bir durum mudur yoksa diğer bölgelerde de bu derecede var mıdır? Eşkiyalığın bu derece yoğun olmasının sebepleri nelerdir?

Bunlar benim özellikle merak ettiğim konulardır. Hocamız bir yazı ile bu konulara açıklık getirerek bizleri aydınlatırsa çok mutlu oluruz. Belki de Ağustos ayında Sorgun’da yapmayı planladığımız geniş kapsamlı toplantımızda bu konu bir gündem maddesi olarak işlenebilir ve Siyami Hocamız uygun bulursa bu konuda bir sunuş yapabilir.

Neticede, bu isyan Yozgat’a Yozgat halkına çok büyük zarar vermiştir. Yozgat halkı zaten yokluğun kasıp kavurduğu bir dönemde hem isyancıların hem de isyanı bastırmak isteyenlerin zulmüne maruz kalmıştır. Bu isyan döneminde Yozgat’ın tüm değerleri, varlıkları, eserleri yağmalanmıştır.

Tarihimizi, geçmişimizi iyi bilir, iyi analiz ederek bunlardan geleceğe yönelik önemli dersler çıkarabiliriz. Bu bakımdan, USAT gibi eserlerin iyi okunması, irdelenmesi gerekmektedir. Sanırım, bu iş te SDK’ya düşecek…

 

Hatip SORGUN

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: Yönetici