Yüzbin Kere Maşallah

Yüzleri yoh gaybetleri var golay iş dağal yaptıhları. “Garada gemi yüzdürmek” onların yapdığı iş.

Dile golay bir ay değal, beş ay değal, yüz ay! Hemi de nası yüz ay? Hiç ahsatmadan, hiç ara vermeden, arha arhıya yüz ay!

Garman çorman olmuş hayat şartları yüzünden ahraba ahrabayınan gorüşemez duruma düşmüş. Geçim gaylesinden herkesin yüzünden düşen bin parça. Kimsenin yüzü gulmüyo. Herkes kendi dert deryasında yüzüyo…

Şu yeryüzü toprağının en garışıh şehirlerinden biri olan İstanbul’da yüz ay ahsatmadan bir araya gelmek, her babayiğidin altından galhacağı bi iş değal!

Gonüller bir olmasaydı her biri goca İstanbul’un bi yanına çil cücüğü gibi dağalmış bu gadar adam mümkünatı yoh birbirinin yüzünü goremezdi.

Çayımış gayfaltıymış bunlar adamı yüz kere toplamaz. Yüz kere bal yiyen baldan bıhar. “Gonül ne çay ne gayfe ister” temsili gonül dost yüzü gormek ister çay gayfaltı bahane…

Bir araya gelmek yüz derdi bire indirir, bir sevinci yüze çıharır.

Yüzü gulmiyen garemetli toprahların çocuhları! Eferim size! Yüzbin kere maşallah!

 

Adnan KORKMAZ

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

 

Author: sevare