Kitap İncelemesi: “Tarihten Günümüze Bozok Sancağı ve Yozgat” / Orhan Sakin

Günümüz Türkiye’si tarih bilinci zayıf bir toplumdur. Belki de yaşamakta olduğumuz birçok toplumsal ve siyasi sorunun arkasında da bu yatmaktadır. Tarih bilinci olmayan, tarihini ve köklerini tanımayan bir toplumun içinde yaşadığı dünyayı doğru anlamlandırması ve doğru bir kimlik geliştirmesi de mümkün değildir.

Kabul edelim ki birçoğumuzun tarih bilgisi yüzeysel bilgilere veya kulaktan dolma efsanelere dayanır. Bugüne kadar okullarımızda okutulan tarih derslerinin de son derece tartışmalı ve yanlı olduğunu; tarihsel bilgiyi, sahih, güvenilir ve tarafsız kaynaklara dayandırarak değil, belli bir ideoloji ve bakış açısının çıkarları doğrultusunda aktardığını az çok hepimiz biliriz.

Daha kötü olanı ise, sade vatandaşı bırakın, okumuş yazmış kesim bile kendi tarihini merak etmez; “ben kimim, nereden geldim?” sorusunu kendine sormaz ve bu yönde bir çaba göstermez.

Tabi ki tablo tamamen karamsar değil. Sayıları az da olsa idealist insanların ortaya koyduğu önemli çalışmalar yapılmakta ve yayınlanmakta. Tarihçi-yazar, hemşerimiz, Orhan Sakin’in “Tarihten Günümüze Bozok Sancağı ve Yozgat” adlı kitabı da bunlardan biri. Bu kitap, yöresel tarihimizi öğrenme ve tarih bilinci geliştirme adına önemli ve ciddi bir kaynak eser.

Orhan Sakin, bu kitabı yazarken hedeflediği konuları şöyle sıralıyor:

– Yozgat’ın asıl yerlileri kimlerdir, Türkler buraya ne zaman gelmiş, Bozok ve Yozgat isimleri nereden gelmektedir? Buraya yerleşen Bozok Türkmenleri kimlerdir; nereden ve ne zaman gelmişlerdir? Türkmenler hangi kollara ayrılır ve bu kollar nereleri yurt tutmuşlardır?

– Bölgede yaşadığını bildiğimiz Rum ve Ermeni gibi gayrimüslim unsurlar bölgenin yerlisi midirler? Değilse bölgeye ne zaman ve niçin gelip yerleşmişlerdir?

– Osmanlılar bölgeye ne zaman hâkim olmuşlardır? Bölge Osmanlı idari teşkilatında nasıl yer almıştır ve nasıl yönetilmiştir?

– Yozgat şehri ne zaman ve kimin tarafından kurulmuştur? Çapanoğulları kimlerdir? Ne zaman yaşamışlar ve Yozgat’a ne gibi katkıları ve tesirleri olmuştur?

– Yozgat’ın geçirmiş olduğu idari, siyasi, demografik, sosyal ve ekonomik aşamalar nelerdir?

Orhan Sakin, uzun yıllardır devlet arşivlerinde görev yapmaktadır. Yukarıdaki soruların cevabını ararken, Arşiv Belgeleri, Tahrir Defterleri, Osmanlı Arşivi Defterleri, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Defterleri, Şer’iye Sicilleri, Vakfiyeler, Temettuat Defterleri, Osmanlı Salnameleri (Yıllıkları), Nüfus Defterleri, Seyahatnameler, Batılı Yayınlar ve konuyla ilgili yapılan ilmi araştırmalar gibi çok çeşitli yazılı kaynak ve belgelerden faydalanmıştır.  Neticesinde Bozok ve Yozgat tarihi hakkında kapsamlı ve doyurucu bir eser ortaya çıkarmıştır.

2011 yılında 1. baskısı yayınlanan kitabın genişletilmiş 2. baskısı 2012 de yayınlanmıştır. Toplam 383 sayfadan ibaret olan kitap aşağıdaki 8 ana bölümden oluşmakta ve ağırlıklı olarak Osmanlı dönemi işlenmektedir.

  1. Osmanlı Öncesinde Bozok Bölgesi
  2. Osmanlı Döneminde Bozok Sancağı
  3. Bölgedeki Gayrimüslimler
  4. Bozok’ta Çapanoğulları Devri
  5. Yozgat Şehri
  6. Milli Mücadele Döneminde Yozgat İli
  7. Cumhuriyet Döneminde Yozgat İli
  8. Ermeni Olayları

Burada, eseri bölüm bölüm incelemekten ziyade, kitaptaki bilgilere dayanarak Yozgat tarihinin kısa bir özetini sunmak istiyorum.

Tarihsel süreç içinde Hititler, Frigler, Persler, Galatlar ve Romalıların hâkimiyetine girmiş olan bölgeye Türklerin yerleşmesi 11. yüzyılda Müslüman Türkmenler tarafından kurulan Selçuklu Devleti’nin Anadolu’yu fethetmesinden sonra başlamıştır. Bir dönem Danişmendli Türkleri’nin kontrolüne geçen bölge, 1178 yılından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti’nin topraklarına katılmıştır. Ardından Moğolların Anadolu’ya yaptığı akınlar ve Anadolu Selçuklularını mağlup etmeleri sonrasında Anadolu toprakları Moğollar tarafından yönetilmeye başlanmış, bu dönemde Yozgat’ın da içinde oluğu bölgeye Karatatarlar olarak adlandırılan Moğol kabileleri yerleşmiştir (Karatatarlar Timur’la birlikte bölgeyi terk etmişlerdir). 14. yüzyılın sonuna kadar Moğol hâkimiyetinde kalan bölge, daha sonra Osmanlı’nın kontrolünde Dulkadirli ve Bozok Türklerinin yurdu olmuş, Dulkadirli Beyliğine son verildikten sonra 16. yüzyıl başlarında tamamen Osmanlı’ya katılmış ve “Bozok Sancağı” adıyla örgütlenerek Osmanlı idaresine bağlanmıştır.

Oğuzların Bozok koluna mensup konargöçer Türkmenler, 16. yüzyıldan itibaren bölgede köyler kurarak yerleşmeye başlamışlar ve o tarihten sonra bölge “Bozok” adıyla anılır olmuştur. “Bozok” ismi Türkmenlerin Bozok koluna mensubiyetten gelir. Türkmen tabiri ise Oğuzların Müslüman olanlarına verilen isimdir.

Kuruluş aşamasında müstakil olan Bozok Sancağı’nın, kısa bir süre sonra Sivas Vilayeti (Beylerbeyliği)’ne bağlandığı bilinse de bunun tam tarihi tespit edilememektedir. 1558 tahrir kayıtlarına göre, Bozok Sancağı, “Bozok” ve “Akdağ” olmak üzere iki kazadan müteşekkildi. Söz konusu kazaların konargöçer vasfı değişmiş, yerleşik düzene uygun olarak coğrafi sınır esasına dayanan nahiyelere ayrılmışlardır.

Çapanoğlu Ahmed Paşa’nın 1744 yılında Bozok mütesellimi (sancakbeyi vekili) tayin edilmesinden itibaren Bozok bölgesinde Çapanoğullarının dönemi başlamıştır. Bu tarihten 1813 yılına kadar, Bozok, Çapanoğullarının yönetiminde kaldı. Sancakbeyliği yetkileri ve tayinleri bu dönemde hep Çapanoğulları ailesinden birisine verilmiştir. Çapanoğlu Süleyman Bey’in ölümünden sonra Padişah 2. Mahmut, Bozok Sancağının sıkı sıkıya merkeze bağlanabilmesi için Süleyman Bey’in oğullarından hiçbirisine Bozok’ta görev vermemiş ve Bozok Sancağı, doğrudan merkezden atanan görevlilerce idare olunmaya başlanmıştır.

1846 yılında ülke çapında vilayetler ve idari yapıda kapsamlı yeni düzenlemeler yapılmış, bu esnada Bozok ve Kayseri Sivas’tan ayrılmıştır. 1849’da ise Bozok, Kayseri, Ankara ve Çankırı tek bir vilayet çatısı altında toplanmıştır. Bu vilayetin adı bir dönem “Bozok Vilayeti” olarak geçmiş ve hatta Yozgat şehri vilayete kısa bir dönem merkezlik de yapmıştır, lakin daha sonra “Ankara Vilayeti” olarak değiştirilmiş ve vilayet merkezi de Ankara’ya alınmıştır. 1872 yılında Ankara vilayeti; Ankara, Bozok, Kayseri ve Kırşehir livalarından müteşekkil olacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. 1875 yılından itibaren Bozok Sancağının ismi “Yozgat Sancağı” olarak değiştirilmiş ve Osmanlı yıllıklarında bu şekilde yer almıştır. İmparatorluğun sonuna doğru, 1916 yılında Yozgat Sancağı, Yozgat (Merkez), Akdağmadeni ve Boğazlıyan olmak üzere 3 kazaya bölünmüş haldeydi. Cumhuriyet sonrası başta Sorgun (1925) olmak üzere oluşturulan yeni kazalarla (ilçelerle) günümüzdeki duruma gelinmiştir. Yeri gelmişken, Sorgun adının halk arasında bilinenin aksine Sordakon’dan evrilmediğini, söğüt ağacının bir türüne verilen bir ad olduğu bilgisini verelim.

Yozgat tarihinden bahsederken Çapanoğullarına özel bir parantez açmamak olmaz. Çapanoğulları, bugünkü Yozgat şehrini kurarken bölgenin kalkınmasında da büyük rol oynamışlardır. O tarihlere kadar bilinen bir sancak merkezi yokken, Çapanoğullarının Yozgat’ın bulunduğu yere yerleşmesiyle çok uzun sayılmayacak bir sürede planlı ve düzenli bir şehir inşa edilmiştir. 19. yüzyılda şehri gezen Batılı seyyahlar Yozgat’ı Avrupa şehirlerine benzetmişlerdir. Bozok Sancağının kalkınması için gerekli iş gücünün oluşturulabilmesi adına Çapanoğulları bölgeye yerleşimi teşvik etmiş, ağırlıklı olarak Ermeni ve Rumlardan oluşan gayrimüslim nüfus onların döneminde bölgeye gelerek sancağın kalkınmasında büyük rol oynamışlardır. 20. Yüzyılın başlarında (1914) Yozgat Sancağında yaklaşık 158,000 Müslüman yaşarken, Ermenilerin nüfusu 32,000, Rumların nüfusu da 11,000 civarındaydı. Ermenilerin ülke çapında başlattıkları isyan hareketlerinin tehlikeli boyutlara ulaşması sonucu 1915 yılında alınan tehcir kararı sonrası Ermeni nüfusun büyük kısmı Yozgat’tan tehcir ettirilmiştir.

Osmanlı’ya büyük hizmetleri olan ve merkezi otoriteyle genelde iyi ilişkiler geliştiren Çapanoğulları, Milli Mücadele döneminde, -başlangıçta birlikte hareket etseler de- yaşanan bazı anlaşmazlıklar sonrasında Mustafa Kemal yönetimiyle ters düşmüş ve İstanbul Hükümeti’ne yakın durmayı tercih etmişlerdir. Bu süreçte provakatif unsurların da devreye girmesiyle isyan faaliyetlerine karışmışlar, isyan Çerkez Ethem tarafından bastırıldıktan sonra Çapanoğulları Yozgat’ı terk etmek zorunda kalmışlardır. Bu olay, Yozgat tarihi açısından önemli bir kırılma noktası olmuştur. Bu tarihe kadar mamur ve zengin bir şehir olan Yozgat, Cumhuriyet döneminde hızla gerilemiştir. Bugün Yozgat il olarak, sosyo-ekonomik göstergelere göre ülkenin en geri kalmış şehirlerinden biridir maalesef.

Sayın Orhan Sakin’e bu titiz ve kapsamlı çalışması için teşekkür ederken, kitabın bundan sonraki baskılarında, âcizane, Cumhuriyet döneminin biraz daha geniş ve ayrıntılı incelenmesini ve istatistiki bilgilerin de güncellenmesini öneriyorum. Bozok ve Yozgat tarihi açısından önemli bir kaynak kitap olan bu çalışma umarım daha geniş kitleler tarafından okunur.

Son olarak, kitabın kaynakçasını incelediğimde Yozgat tarihi üzerine düşündüğümden çok daha fazla eser ve araştırma yayınladığını fark ettim. Bu çalışmalarla bugüne kadar karşılaşmamış olmayı -bir öz eleştiri olarak- kendi kusur haneme yazıyorum. Sahih bir tarih bilincine ulaşmamız için, daha fazla okumalı ve araştırmalıyız.

Abdullah ALPAYDIN

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: sevare