Aydın Hoca

Aydın Hoca (Cabbar Alpaydın), 1949 yılında Sorgun’un Ahmetfakılı Köyü’nde dünyaya geldi. İsmi bir karışıklık sebebiyle Nüfusa “Cabbar” olarak kaydedildi. 7 çocuklu bir çiftçi ailesinin 4. çocuğuydu. Çiftçi olmayacağına daha küçük yaşlarda karar vermişti. 8 yaşından itibaren civar köylerdeki hocalardan Kur’an-ı Kerim, Arapça ve Dini İlimler üzerine dersler almaya başladı. Fakat hedefinde hep İstanbul’a gitmek vardı. 1966 yılında 17 yaşındayken, bir gazete arabasının sırtında önce Ankara’ya, sonra da otobüsle İstanbul’a gitti. İstanbul’a ulaştığında cebinde sadece 2,5 Lira vardı.

İstanbul’a vardığında doğruca dönemin önemli din adamlarından, o zamanlar Sultan Ahmet Camii imamı olan Gönenli Mehmet Efendi’nin yanına gitmişti. Mehmet Efendi Anadolu’dan İstanbul’a okumak için gelen öğrencilere kalacak yer vs. bulmada yardımcı oluyordu. İstanbul’da Beyazıt Camii Kur’an Kursu’nda, o yıllar Beyazıt Camii imamlığı görevinde bulunan Kur’an- Kerim kıraati üzerine dönemin en önemli üstadı kabul edilen Abdurrahman Gürses Hocaefendi’den 2,5 yıl ders aldı. Sadece hafız olanların alındığı bu kursa, sesi Gürses Hoca tarafından beğenildiği için hafız olmamasına rağmen kabul edildi. Yine o dönem ayaklı kütüphane olarak tanınan Gümilcineli Mustafa Efendi’den Fıkıh, Hadis gibi dini ilimler tahsil etti. Bir yandan da Fatih Camii’nde Arapça ve Tefsir derslerine devam etti. Sonrasında, hafızlardan oluşan bir grup öğrenciye Arapça dersleri vermeye başladı. Gönenli Mehmet Efendi’nin Hacc’da olduğu bir dönemde Sultan Ahmet Camii’nde ve bir sonraki yıl da Süleymaniye Camii’nde 45’er gün vekâleten imamlık yaptı.

Babasının isteği üzerine İstanbul’daki eğitimini bırakarak 1969 yılında Sorgun’a döndü. Burada hafızlığını tamamladı ve akabinde askere gitti. Askerliğini Ankara Kara Harp Okulu destek bölüklerinde yaptı. 1971 yılında askerden döndükten sonra Sorgun Mirahor Köyü imamlığına atandı. Burada evlendi ve ilk çocuğu olarak 1973 yılında ben dünyaya geldim. İstanbul’dan gelmiş, kabına sığmayan yerinde duramayan bu aykırı genç imamı köylü çok sevmiş ve ona “Deli Hoca” ismini takmışlardı. Kendi isteğiyle 1973 yılında Kayseri Karakimse Köyü’ne atandığında köylüler onu “Hoş geldin Deli Hoca!” diyerek karşılamışlardı. Namı kendinden önce köye varmıştı bile (!) Karakimse Köyü’nde 6 yıl görev yaptı. Burada da çok sevildi, önemli hizmetler yapıp güzel dostluklar kurdu. Karakimse’den ayrıldığımız gün tüm köylünün toplanıp gözyaşlarıyla bizi yolcu edişini hiç unutamam. (Bu köyle bağı halen devam etmekte, zaman zaman köyü ziyaret etmektedir.)

1979 yılında 30 yaşındayken Sorgun Garajlar Yeni Cami’ye imam olarak atandı. 12 Eylül öncesi sağ-sol kavgalarının, terör ve anarşinin kol gezdiği sancılı bir dönemde göreve gelmişti. Şu an yerine yenisi yapılmış olan Yeni Cami Salihpaşa’dan sonra Sorgun’un en büyük ikinci camiiydi. 1979’dan 1982 yılına kadar görev yaptığı 3 yıl, babam Aydın Hoca’nın Sorgun’da derin iz bıraktığı yıllar oldu. Camiyi ve mesleğini hiçbir zaman bir geçim aracı olarak görmedi. Cami adeta evi gibiydi, hatta evinden daha çok vakit geçirirdi orada. Bu yüzden onu görebilmek için zaman zaman camiye giderdik. Aydın Hoca, caminin sadece bir ibadet yeri olmadığını, sosyal açıdan da çok önemli fonksiyonu olduğunu topluma hatırlattı. Mesleki becerilerinin yanında (iyi bir dini eğitim alarak kendini yetiştirmişti ve bu meslek için çok önemli olan Allah vergisi bir sese sahipti) son derece sosyal ve iletişim becerileri yüksek bir din adamı olarak sağ-sol ayırmadan toplumun her kesimiyle ve özellikle de gençlerle iletişim kurdu ve onlara camiyi sevdirdi. Çevresinde her zaman gençlerden oluşan bir grup görmeniz mümkündü. İnsanların siyasal görüşleri sebebiyle ayrıştırıldığı ve birbirlerine düşman edildiği o gerilimli dönemlerde kardeşliğin tesisi için çok çaba gösterdi.

İmam önder demekti ve bunun gereği olarak başta eğitim olmak üzere birçok hizmete öncülük etti. “Halka hizmet hakka hizmettir” düsturunu hayatının her dönemine hâkim kıldı. İnsanoğlunun dünyadaki en önemli vazifelerinden birinin çevresini (hem maddi, hem de manevi anlamda) güzelleştirmek olduğunun bilincinde olarak her daim farklı bir faaliyetin içinde yer aldı. Aksiyonerdi, bir köşeye çekilip tembellik ederek mesleğini icra etmek yerine yaşadığı toplumun ufkunu açacak projeler geliştirmeyi tercih etti. Boş vakti olmazdı. Tek kaldığı zamanlarda onu bazen caminin bahçesini çapalarken bazen de camiyi süpürürken görebilirdiniz.

Gerçek bir devrimciydi. Sistemin kendisine biçtiği rolü ve sınırları her zaman zorladı. Yerleşik algılarla, alışılagelmiş kalıplarla hep mücadele etti. Bunu yaparken de kaçınılmaz biçimde birçok defa fincancı katırlarını ürküttü. Tüm bunların neticesinde 1982 yılında Sarıkaya Merkez Camii’ne sürgün edildi (!) Orada da yaklaşık 1 yıl görevde bulunduktan sonra 1983 yılında imamlık vazifesinden ve devlet memuriyetinden istifa etti.

1984-85 yıllarında Fransa’da imamlık yaptı. Fransa’nın ve Almanya’nın birçok şehrinde vaazlar verdi. 1985 yılında tekrar Sorgun’a döndü ve ticarete atıldı. Memuriyet/devlet vazifesi baskısı olmadığı için ticaret yaptığı dönemlerde daha rahat hareket etme imkânı buldu. 1985’ten Sorgun’dan ayrıldığı 1994 yılına kadar Sorgun ve Yozgat bölgesinde toplum yararına her türlü faaliyetin için yer aldı desem abartmış olmam. Yüzlerce talebe yetiştirdi ve okumalarına yardımcı oldu. Bu dönemde gerek işyerimiz gerek evimiz misafirle ve ziyaretçiyle dolup taşardı. Kimi köyden okumak için getirdiği çocuğuna kalacak yer, kimi üniversite okuyacak çocuğuna burs, kimi iş, kimi başka türden bir yardım, kimi yapacağı işle ilgili fikir almak, istişarede bulunmak ya da tavsiye almak için gelirdi. İşyerimiz bir ticarethaneden daha çok bir toplum merkezi işlevi görürdü. Cömertti, sofrasından misafir hiç eksik olmazdı. Misafir öyle bugünkü gibi randevulu gelmez, çat kapı gelirdi.

O dönemde eğitim, kültür, sosyal dayanışma ve yardımlaşma amaçlı birçok vakıfta ve dernekte yönetici ya da üye olarak görev aldı. Bu türden sosyal oluşumlara insanların desteğini sağlamak adına köy köy gezdi. Bu amaçla, sadece Sorgun’un değil neredeyse tüm Yozgat’ın köylerini gezmiş, bazen bir camide vaaz ederek bazen de bir kahvehanede konuşma yaparak gönül köprüleri kurmuştu.

Siyasetle de aktif olarak uğraştı ve bu yolla da topluma hizmet etmeyi hedefledi. Köy köy, mahalle mahalle gezip davasını anlattı. Seçim dönemlerinde çok yoğun olduğu için babamı günlerce görmediğimiz olurdu. Bir dönem Sorgun Belediyesi Meclis Üyeliği yaptı. Ayrıca, 1987-1990 yılları arasında Yibitaş Yönetim Kurulu Üyeliğinde bulundu.

Yukarıda da bahsettiğim gibi her görüşten insanla diyalog kurardı. İnsanlara dünya görüşlerine bakmadan değer verir, hoşgörü ve yakınlık gösterirdi. Bu sebeple de çok geniş ve renkli bir arkadaş çevresi oldu. Hepsiyle de dostluğunu sürdürecek müşterek noktaları vardı. Nüktedan ve hazır cevaptı. Mesajlarını çoğu zaman fıkralarla verir, vaazlarında bile sık sık fıkra anlatarak cemaatin konuya ilgisini çekerdi.

Özetleyecek olursam; babam Aydın Hoca, zamanının ilerisinde bir vizyon ve ufukla, 1979-1994 yılları arasında yaklaşık 15 yıl yaşadığı Sorgun’un dini, sosyal, kültürel ve siyasal hayatına önemli katkılar sundu ve silinmeyecek izler bıraktı. 1994’te ticareti bırakıp Sorgun’dan ayrıldı ve Yozgat’ta imamlığa dönüş yaptı. Son olarak Yimpaş Fabrikalar Camiinde imamlık yapıp 2001 yılında emekli oldu ve İstanbul’a yerleşti.

Aradan bunca yıl geçmesine ve Sorgun’da yaşamamasına rağmen telefonları hala hiç susmaz. Kimisi çocuğuna ya da yakınına burs, kimisi iş konusunda yardımcı olması için arar. Kimisi de dua ister. Yıllar boyu sahici dostluklar kurmuştur. Son derece vefakârdır, aralarında hukuk oluşmuş hiçbir insanı unutmaz, bağlarını koparmaz. Gurur, kibir yapmadan, büyük küçük demeden, gelmeyene gider, aramayanı arar. Bir dostu, arkadaşı vefat etse bile, çocuklarıyla iletişimi sürdürür. İnsan ilişkilerinin iyiden iyiye yüzeyselleştiği ve çıkara dayandığı, toplumsal bağların oldukça zayıfladığı günümüzde tüm bunları sürdürmek gerçekten büyük emek istemesine rağmen, o, hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan kararlıkla devam eder doğru bildiği ve inandığı yolda…

Abdullah ALPAYDIN

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Aydın Hoca 3
İstanbul’da Arapça Dersi Verdiği Talebeleriyle. Ortada Sarıklı – 1967
Aydın Hoca 2
İstanbul – 1968
Aydın Hoca 5
Askerlik Yılları – Üstte Sağdan 2. Sırada – 1970
Aydın Hoca 13
Rahmetli Sorgun Müftüsü Atıf Kılıç İmzalı Atama Yazısı – 1971
Aydın Hoca 6
Kayseri Karakimse Köyü İlkokulu Öğretmenleriyle Sağ Başta – 1976



Aydın Hoca 11
Fransa Yıllarından – 1984
Aydın Hoca 10
Fransa’da Bir Vaaz Esnasında – 1984
Aydın Hoca 9
Hac Yolunda Mola – 1989-90
Aydın Hoca 8
1990’lar
Aydın Hoca 12
2015
Author: Yönetici