Sorgun’dan Çıktım Yola / Anılar-2 (Abdullah Alpaydın)

Sorgunlu hemşehrimiz Prof. Dr. Rauf YÜCEL Hocamızın anılarının 2. Cildi “Sorgun’dan Çıktım Yola / Anılar-2” adıyla Sorgun Belediyesi tarafından yayınlandı.

İlk cildin bizde doğurduğu heyecandan sonra uzun zamandır merakla beklemekteydik ikinci cildi. Hocamızla yaptığımız görüşmelerde sürekli olarak kitabın yazım ve basım sürecini takip ettik. 2014 yazında basılması planlanan ikinci cildin okuyucuyla buluşması Hocamızın da elinde olmayan sebeplerle Mart 2015’i buldu. “Olsun, geç olsun güç olmasın!” düşüncesiyle biz de sabırla bekledik.

Kitap Nisan ayı toplantımızda elimize ulaştı. Merak ve heyecanla incelemeye koyulduk. Eser, sonuna eklenen fotoğraflarla birlikte tam 435 sayfadan oluşan yine hacimli bir çalışma olmuş.

İlk cilt 1800’lü yıllara kadar giderek Sorgun’un tarihine ışık tutuyor, sonrasında da Prof. Dr. Rauf Yücel’in birkaç kuşak öncesinden başlayarak ailesini konu alıyor ve de Rauf Hoca’nın doğumundan liseyi bitirdiği 1958 yılına kadar olan döneme odaklanıyordu.

İkinci cilt ise Rauf Hoca’nın üniversite yolculuğuna çıkışıyla başlayıp, doçent oluşunun sonrasında 1977 yılında İstanbul Üniversitesi’ne tayin oluşuna kadar geçen yaklaşık 20 yıllık süreci kapsıyor. Rauf Hoca kitabın önsözünde: “Bu ciltte yazdıklarım bir ölçüde olgunlaşma dönemini, yani üniversite eğitimi, Adana’da ilk meslek yaşantım, askerlik, evlilik, yurt dşında doktora yapma ve döndükten sonra kurulmakta olan Fırat Üniversitesi’ndeki altı yıl süren görevimi kapsamaktadır” diyerek bu cildin içeriğini de özetliyor.

İlk ciltle ilgili değerlendirme yazımı aşağıdaki paragrafla bitirmiştim:

“Sonuç olarak, Yücel ailesi özelinde Sorgun’un yakın tarihine ışık tutan çok değerli bilgiler içeren ve bu açıdan bir kaynak kitap olarak her zaman başvurulacak kalitede özgün bir kitap olan Sorgun’dan Çıktım Yola, bu türde yazılan ilk ve en kapsamlı eser olması sebebiyle de öncü bir misyon taşımaktadır. Bu kitap, anılarını yazmak düşüncesi taşıdığı halde bunu hayata geçiremeyen Sorgunlulara yol gösterecek ve cesaret verecektir. Kim bilir içimizden birine, bir SDK üyesine ilham verecektir belki de. Rauf Yücel hocamıza büyük bir titizlik ve emek ürünü olan bu eserinden dolayı teşekkür ediyor, ikinci cildi de en yakın zamanda okumayı ümit ediyorum.”

İkinci cildi okumaya başladığımda da dil ve üsluba aşina olduğum için kitap beni hemen içine çekti ve neredeyse elimden düşüremeden okuyup bitirdim. İlk ciltten farklı olarak kurgusallık yerini, Rauf Hoca’nın ilk elden kendi yaşantı ve gözlemlerine bırakmış. Kitap Hocanın akademik hayatına geniş yer verdiği için birçok mesleki ve teknik bilgi aktarmasına rağmen hiç sıkılmadan okunuyor. Bu da Rauf Hocamızın yazı diline olan hâkimiyeti ve üslup başarısı olsa gerek. Duygularını, düşüncelerini ve yaşadıklarını o kadar açık ve samimi ifade etmiş ve yazıya dökmüş ki, bu türden ayrıntılar okuyucuyu hiç yormuyor ve de rahatsız etmiyor.

Bu ciltte de birinci ciltten alışık olduğumuz detaycılık kendini çok belli ediyor. Yüzlerce kişinin isimlerinin hatırlanmasını görmek, tarif ve tasvirlerdeki ayrıntıları okumak artık hiç şaşırtmıyor. Mesela, ilk tren yolculuğunda aynı kompartımanda yolculuk ettiği kişilerin kimler olduğu, memleketleri, aralarında geçen diyaloglar sanki bugün yaşanmış gibi ayrıntılı şekilde anlatılıyor. Rauf Hoca, yaşadığı ve bulunduğu mekânları, yöreleri anlatırken de size o yerle ilgili öyle bilgiler aktarıyor ki, siz de adeta zamanda yolculuk yaparak oraları görüyor ve yaşıyor ve zihninizde canlandırıyorsunuz. Bazen de 40 yıl önce yapmış olduğu bir ameliyatı aşama aşama anlatırken kavram ve kelimeler size tamamen yabancı olsa bile merakla okumaya devam ediyorsunuz. Bu bölümlerin özellikle meslektaşlarının daha çok ilgisini çekeceğini düşünüyorum.

Bunların yanında eserde dikkat çeken bir diğer husus, Rauf Hoca’nın dünya görüşü ve hayat felsefesini açık yüreklilikle yer yer özetleyerek okuyucuyla paylaşması. Bazen yaşadığı dönemin önemli toplumsal ve siyasal gelişmelerinden hareketle, bazen de meslek hayatında karşılaştığı durumlardan ve insan ilişkilerinden yola çıkarak,  yaşananlara kendi perspektifinden notlar düşmüş; böylece onu daha iyi tanımamızı ve anlamamızı sağlamış.

Kitapta anlatılanların (birçoğu mesleki yaşantısı ve özel hayatıyla ilgili olduğu için) detayına hiç girmeden, Rauf Hocamızın kişiliği ve olaylara yaklaşımdan hareketle birkaç noktaya vurgu yapmak istiyorum: O dönemin şartlarında Sorgun gibi küçük ve dışa kapalı bir Anadolu kasabasından çıkarak, hedefleri ve hayalleri doğrultusunda göstermiş olduğu mücadele azmi ve kararlılık; bilmediği uzak diyarlara giderken gösterdiği cesaret ve farklı kültürlerle karşılaştığında sergilediği girişkenlik ve özgüven; karşılaştığı zorluklara gösterdiği sabır ve direnç; meslek hayatındaki dürüstlük, iş disiplini, iş ahlakı, prensiplilik ve idealizm onu birçoğumuz için örnek bir şahsiyet yapıyor. Ben kendisini son bir iki yıldır yakından tanıma ayrıcalığı elde ettim ve bu özeliklerinin birçoğunu da bizzat müşahede ettiğimi söyleyebilirim. Sorgun Düşünce Kulübü’nün yapmış olduğu çalışmalara ilgisi, bu çalışmalara verdiği destek, yazdığımız yazıları anında okuyup yorum ve değerlendirmelerle dönüş yapması, bizi morallendirmesi, yüreklendirmesi ve hepimize taş çıkartan hiç bitmeyen enerjisi, 76 yaşındaki bu delikanlıyı şahsım ve Sorgun Düşünce Kulübü için müstesna ve özel bir kişilik yapıyor. Umarım dostluğumuz ve iletişimimiz uzun yıllar sürer.

Yazıma son verirken şu an yazım aşamasında olan üçüncü ve son cildin de en kısa zamanda yayınlamasını umut ediyor, sevgili Rauf Yücel Hocama sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

 

Abdullah ALPAYDIN

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: Yönetici