Ali Evlendi Gullü Gelin Oldu (Yöresel Şiveyle)

Bizim oralarda herkesin birbirini tanımasından dolayı hayat gonuşmaynan, sözünen yürüdüğü için gısa anlatımlı şiir olur, hekaye olur, geniş anlatımlı roman bek olmaz. Bizim oraların insanının birbiriynen yaptığı uzun sohbetler onların romanıdır. Bizim oralarda roman olmadığı için bizim oraların yolu, sokağı da romana ad olmaz. Roman şeher işidir. Roman, hayatın birbirini tanımayan insanlar arasında yazıynan çiziynen yürüdüğü şeher yerinde bi gonuyu uzun uzun anlatma sanatıdır. Roman, yapayalnız şeher insanın sayfalar dolusu kelimelerle yaptığı uzun hayali sohbetlerdir. Coğunca da oraların yolu, sokağı romana ad olur.

Sorgun da şeher olmuş heral ki, Sorgun’da geçen bi roman yazılmış. Roman, adını Sorgun’un bi sokağından almış; “İğdeler Sokağı”. Bi gaç sayfa eksiğiyle altıyüz sayfa bi roman. Rauf Hoca yazmış. Halbıysam, evvelki yazdıhlarından soğna “heç olmassa bundan soğnakiler bari eccik az sayfalı olsun” deyin epey dil dokdüydük. Millet daha uzahtan gorüncü gorhuyo, “Dolgu tuğla gibi bunu nası ohuyah?” diyo. “Haşat oluyo, perişan oluyo!” dediydik. Nafile gendimiz dedik gendimiz dinnedik. Rauf Hoca, “Ben de bunca yılın hocasıysam bizim milleti galın kitap ohumuya alıştıracağam!” dedi de başga bişey demedi. Bildiğinden şaşmadı. Buyur, millet noğorsün şimdi?

Bizim oraların insanı annadılacah her gonuyu bir, bilemedin bi gaç cümleynen annadır. Her şeyi ekseri olup bittikten soğna, şöyle oldu böyle oldu deyin gısadan keseden annadırlar. Söz temsili bu roman onların sohbetinde; “Kizirlerin Ahmet Ağa’nın Almancı oğlu Nazım’ın böyük gızından Gulsüm’den torunu olmuş adını Özdemir goymuşlar. Gız ortaohul ohuduydu. Nazım, Almancılığınan zengin oldu epey bi talla tum aldı, ağbisi İhsan’ınan aynı avluda İğdeler Sokağı’nda oturuyo. Nazım’ın damadı Gadir, demirci ustası. Gıbrıs gazisi. O da lise ohuduydu. Kokleri Tokat’a dayanıyomuş. Babası Osman rahmetli oldu. Akdağmadeni’nin Muşallim Koyü’nden Sorgun’a goçdüydü. Bacanağı  Aşağacumafahılı’lı Saadettin’inen hızarcılıh yapıyodu.” şekline bürünür.

Eskiden ohullarda oğretmenler bi gaç cümle verip guççük bi hekaye isterlerdi. Rauf Hoca’ya da “Ali evlendi Gullü gelin oldu.” cümlesi verilip gendisinden bi roman yazması istendi heral? Hayatı yazmaynan geçmiş Rauf Hoca’ya yazmıya ne var! Rauf Hoca golları sıvamış, roman dediğiyin diğerlerinden farkı sözün biraz daha uzun dutulmasıdır demiş, Ali’ye  Gadir, Gullü’ye Gulsüm diyerekten Gadir’inen Gulsüm’ün romanı deyin bi roman yazmış.   

Romanın merkezinde ise Sorgun var. Bin dokuz yüz ellili altmışlı yetmişli yılların Sorgun’u. Dereleri, tepeleri, tarlaları, çayırlıhları, bağları, bostanları, ırgatlıhları, harmanları, tandırları, goyunları, guzuları, atlarıyla asırların şekillendirdiği bir hayata veda yıllarını yaşayan Sorgun. Alettiriği, ofisi, kömür ocağı, garayolu, sanayi sitesi, traktörü, Almancılığıyla hiç bilmediği bir hayata başlangıç yıllarını yaşayan Sorgun.                   

Adnan KORKMAZ

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: yasin66
İsim: YASİN AĞAN