Eser İncelemesi: “Ansiklopedik Yozgat Yerel Sözlük” / Cihat Erol

Her söz varlığının arka planında bu coğrafyada yaşayan Türk halkının inancı, kültürü, felsefesi vardır. Her bir söz içinde çıktığı toplumun acılarını, sevinçlerini, tutkularını, maceralarını yansıtır.” diyor “unutulmaya yüz tutmuş sözcükler, atasözleri ve deyimleri “ konu aldığı çalışmasında emekli öğretmenimiz Cihat Erol Bey.

Çalışmanın önsözünü okuyunca, muhteviyatına biraz vakıf olunca Yozgat İli Sorgun İlçesi Yaycılar Köyünden Cihat Erol Bey’in derdi olan, sancı çeken bir eğitimci olduğuna şahit oluyorsunuz. Keşke bütün öğretmenlerimiz böylesi dertlere duçar olsalardı, böylesi sancılarla kıvransalardı da yörelerimizin sözle kuşaktan kuşağa aktarılan mahalli kültürüne ait, elimizde, böylesi kıymetli çokça çalışmalar bulunabilseydi.

İçinde yaşadığımız çağ, yeryüzündeki bütün milletlere, topluluklara sirayet eden bir dönüşüm sarasının salgın halinde seyrettiği bir çağdır. Bu salgın her kıtaya, her ülkeye, her şehre, her kasabaya her köye girmekte ve orada bulunduğu yere has ne kadar kültür unsuru var ise yok edip her şeyi ve herkesi “evrensel” bir standarda bağlamaktadır.

Her insan varlığı itibariyle biriciktir. Parmak izlerinden sesinin tonuna, yüz ifadesine benzersizdir. Böyle olduğu gibi, her milletin parmak uçlarındaki çizgilerin farklılığı misali kendisine has hayat tarzı, kültür, örf ve ananesi mevcuttu. Bir milletin genel kültür çerçevesi içerisinde her şehrin, her kasabanın her köyün her mahallenin ya da her soyun onu diğerlerinden ayıran kendine özgü kültürel farklılıkları vardı. Bugün olduğu gibi her yerde insana bir karabasan gibi çöken yeknesaklık yoktu. Rengârenk bir çeşitlilik vardı. İç açıcı bir musiki gibi her yörenin farklı ezgisi, farklı ahengi ile akıp gidiyordu hayat, her millet için kendi ritminde.

Şimdi tek merkezden tasarlanan kültürün tüketicisi oldu bütün insanlık. Ne yazık ki herkesin kedi macerasına, kendi iç güzelliğine, acılarına, sevinçlerine, özlemlerine, inançlarına göre şekil verdiği bir hayat tarzında, bir kültür atmosferinde berdevam olup huzurla ölme imkânı elinden alınmıştır. Artık doğumun ve ölümün de standartları o bir merkezin tasarımıyla belirlenmektedir. Oysa Cihat Erol Bey’in çalışmasını incelediğimizde doğum, ölüm, düğün, bayram gibi hayatın her unsuruna ait özgün şeyler bulabilirsiniz. Tabii birçoğunun yerinde yeller esiyor artık.

Cihat Bey de işte bu tek tipleşmenin farkındadır. Elimizden birer birer kayıp giden kıymetleri fark edip endişeye düşmüştür. Bir öğretmen olarak dilin ne idiğünü gayet iyi bilmekte ve milli/mahalli kültür hazinelerimizin taşıyıcıları olan ve unutulmaya yüz tutan sözcüklerimizi, deyim ve atasözlerimizi “sel önünden partal kapmak” misali kurtarmaya çalışıyor.

Yazarımızın eseri için yaptığı derleme çalışmasının sahası kendi köyü olan Yaycılar’dır. Uzun yıllar köylülerle görüşmek, konuşmak suretiyle derlemeler yapmış ve aldığı notları diğer araştırmalarıyla zenginleştirmiştir. İlkokul mezunu olan annesinin yazarımızın çalışmalarında çok büyük katkısı vardır. Zira o mahalli kültürün bizzat taşıyıcısıdır. Kültürü okullara, kitaplara, yazılı kültür unsurlarına has görenler büyük yanılgı içindedir. Zira içine düştüğümüz küresel kaynaklı tek tipleşme öncesinde kültür, büyük ağırlıkla sözeldir, kültürün taşıyıcısı sözdür ve kuşaktan kuşağa onu özümsemiş insanlar vasıtasıyla taşınmaktadır. Bu bağlamda mahalli kültürü henüz tümden yitirmemiş insanlar bizim asırları devirip gelmiş kadim kültürümüzün ete kemiğe bürünmüş halidirler.

Cihat Erol Bey’in eserini inceleyenler geçmişle bugün arasında bir mukayese yapma imkânına da sahip olacaktır. Belki bir gün yeni kuşaklar “neyi kaybettiğini hatırla”ma derdine düşerse, bu kabil eserler onlar için önemli bir kaynak olacaktır. Bu anlamda, eser, önemli bir arşiv niteliği taşımaktadır.

Şimdi yazarımızın eserinden bazı misaller arz etmek suretiyle yazımızı nihayete erdirelim:

“Çelik Çomak: Çocukların oynadığı zevkli bir oyundur. İki gurup halinde oynanır. Adından da anlaşılacağı gibi çelik ve çomakla(sopa değnek) oynanır. Sayışarak kimin ebe olacağı belirlenir. Çelik çelmekte değişik yöntemler vardır. Bunlar sırasıyla şöyledir: Toprakta küçük bir çukur açılır. Çelik bu çukura konur, ucuna vurularak havalandırılır ve bir daha vurularak uzağa gönderilir. Bir de kazılan kısma konulan çelik, alttan sopayla güç kullanılarak uzağa atılır. Bu oyuna “gömme çelik” denir. Bu yöntemlerin dışında çelik çelmenin başka yöntemleri de vardır. Sopanın ucu elle kavranır. Uzun kısmı aşağıda kalır. Hemen elin uç kısmına çelik konulur. Çelik havaya atılır ve sopayla vurulur. Bir diğer yöntem de sopanın altından tutulur, sopanın ucu, uzun kısmı yukarı bakar. Çelik hemen elin ucuna konur.  Çelik havaya atılır, havadayken sopayla vurulur. Bu çelik oyununa da “çelme çelik” denir. Çelinen çelik belli sınırların dışına çıkmamalıdır. Rakip oyuncular çeliği havada yakalayıp eliyle çeliği başlama noktasının gerisine atabilirse ya da çeliğe vurup başlama noktasını geçirirse oyun biter. Oyuncular yer değiştirir, oyun yeniden başlar. Ancak bu atış veya çeliğe vuruş sırasında çeliği çelen kişi çeliği havada yakalar ya da çeliğe vurabilirse oyun bitmez, devam eder. Çeliğe sopayla vurulursa sadece çeliği kullanan kişi ölür. Tek tek oyuncular öldürülürse oyun yine biter, çelik el değiştirir. Çeliği vuramayan tutamayan rakip takım oyuncuları çeliği yerde çukur üzerinde bulunan çomağı vurmak için atar, vuramazsa oyun devam eder. Vurursa o kişi ölür. Sıra diğer oyuncuya geçer. Oyun böyle devam eder.”

Bosdan: 1. Bahçe, sebze bahçesi, kavun, karpuz yetişen yer. “Aşama gadar bosdanda ot aldıh, çapa yapdıh”

Aşımın ağıyınan

Naz eder gaşıyınan

Yârim bosdan suluyo

Gözünün yaşıyınan”

(mani)

“Gönüllemek:  gönlünü almak, ikram etmek, ağırlamak.

Misafirleri gönülleyip yolcu ettim. Hamam suyuynan dost gönüllemek, “Toh gonullemesi güç olur.” demiş atalarımız.”

“Şarhada: Şarkada, yaramaz, haylaz, şımarık, kavgacı.

Şarhada öğrenciler sınıfın en arha sıralarına oturur, dersi kaynatır.”

Fazlası için ehlinin kitaba müracaatı bu büyük emek mahsulü eser için kadirşinaslık olacaktır.

Şaban ÇETİN
SORGUN DÜŞÜNCE KULUBÜ

Author: yasin66
İsim: YASİN AĞAN

2 thoughts on “Eser İncelemesi: “Ansiklopedik Yozgat Yerel Sözlük” / Cihat Erol

  1. Cihat kardeşime teşekkür ediyorum, belki bizden biriki yaş büyüktür. Eline sağlık aynı değerleri heç arıya vermeden ben de sürdürmekteyim. Helaaski alını özünü goruyan golluyan çoh ahbabımız var. Gardaşı Mehmet erol benim Yazgad yatılı mektebden arhadaşım olur. Hepinize elinize emağnize sağlıh. Galın sağlıııınan.

  2. Eyvallah, İhsan Hocam! Teşekkür ederim. On yıllar olmuştur görúşmeyeli. Bir ara Mecit Beyle selaminizi alıyordum. Mekanlarimiz ayrı olsa da gönúller birdir. İnşallah görüşúrúz. Selamlar.

Comments are closed.