Düşünmek ve Düşünce

Mailime baktığımda Aralık ayının konusunun düşünce ve düşünmek olduğunu gördüm. Ve başladım düşünmeye… Düşünce ve düşünmek nedir? Doğru düşünmenin kıstası nedir? Neden insanlar farklı düşünür? Bu soruları sorarken öğretmenliğe başladığım ilk yılları hatırladım. O sene Bakırköy’de yaşıyordum. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin önündeki ‘’düşünen adam’’ heykeli aklıma geldi. Yoksa dedim tüm düşünenler burada mı? Biz düşünmeyen adamlar mıyız? Düşünmediğimiz için mi dışardayız?

Sonra fakültede okuduğum felsefe dersleri aklıma geldi.  Belki de aklımda nadir kalan sözlerden Descartes’i n ‘’Düşünüyorum o halde varım’’ sözü geldi aklıma… İnsan bilgiye nasıl ulaşabilir? İnsanoğlunun yaratılışının en önemli esprisi düşünen ve konuşan bir canlı oluşudur. Düşündüğü müddetçe yaşadığını hisseden ve yaratılmışların en yücesi insan, üstün zekâsı ve düşünebilmesi sayesinde, dünyayı yaşanabilir bir cennet yapabilir. Dünyanın en özellikli ve mükemmel varlığı insandır. Gerçekten incelendiğinde insan muazzam bir biyoloji, kimya, fizik vs. gibi ayaklı bir laboratuvardır. Ama bunlardan hayvanlara bitkilere, taşlara ne? Hayvanlar, bitkiler, taşlar için insanoğlu çok mu önemli? Onları belki de hiç ilgilendirmiyoruz. Dağ taş bize ilgisiz, bizi umursamıyor. Eğer hayvanlara, dağlara, taşlara, bitkilere bırakılsaydı; bize kölelik değil, efendilik isterlerdi. Kısacası insan olarak ben varlıkların üzerinde tasarruf sahibi olduğumuzu düşünüyorum.

Evreni ve evrendeki her şeyi düşünüyorum, akıl yürütüp sorguluyorum, varlığımın amacını anlıyorum. Bu sistemin bir parçası olduğumu, bu sistemi yaratan bir yaratıcı olduğunu idrak ediyorum. Ürettiğimiz kadar yaşamak zorundayız. Etrafımdaki otlar, ağaçlar, kediler, köpekler var. Bizim gibi nefes alıp yaşıyorlar. Ama düşünemiyorlar.

Düşünen insan faydalı ve iyi şeyler üretebildiği gibi zararlı şeyler de üretebilir. Kirlenmişliğin sebeplerinden biri de düşünmektir. Düşünen insanın eseri olan bir dünya var ortada. İyi ya da kötü her şey insanlığın düşünüp üretmesi sonrası ortaya çıkmıştır. İnsanlık tarihindeki kıyımlar, katliamlar, insanlığın yok oluşu, yine insanlar tarafından düşünülerek ve planlanarak yapılan işler değil mi? Günlük hayattaki aldatma ve yapılan haksızlıklar düşünülerek yapılmıyor mu? Düşünen insan, düşünebilmenin üstünlüğünü, nimetlerini kendisi için kullanıyor. Hayvanı, bitkiyi, tabiattaki diğer canlıları bu üstünlüğü ile daha fazla üretmek ve tüketmek adına eziyor.

Yeterince düşünmeyen yeterli bilgiye de ulaşamaz. Bu insanlar denize baktıklarında su üzerinde yüzen gemiler ve balıkları görürler. Peki, gerçekte deniz, yüzen gemiler ve balıklardan mı oluşuyor? Denizin içinde her canlının ayrı dünyası yok mu? İnsanlar sadece gördükleriyle karar verdiklerinde dünyada görebilecekleri ve öğrenebilecekleri sınırlıdır. Çünkü insanda basar sıfatı sınırlı olarak vardır. Düşüncemizdeki isabet derecesini bilgi, deneyim, merak, araştırma ve farklı pencerelerden bakarak yükseltebiliriz. Aslında Mevlana Hazretleri düşünceyi çok güzel özetliyor: ‘’Kardeşim sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünür gül olursun, diken düşünür diken olursun. Görünüşte elin, ayağın, saçın, sakalın gözüne göre çok büyüktür. Fakat gözünün bütün uzuvlardan daha kıymetli olduğunu anlarsın’’.

Sonuç olarak; düşünmek insanı özgürlüğe ve bilgiye ulaştırır. Düşünce; çalışma ve planlamanın alt yapısını oluşturur. İnsan, olumsuz düşüncelerini olumluya çevirmesini bilmelidir. Olumlu düşüncelerin insanı mutluluğa götüreceğini bilmeliyiz. Ancak böyle hedefimize ulaşır. Çevremize de böyle yön verebiliriz.

 

NURİ KAYA

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: Yönetici