Ferhat Gibi Sevmek…

Sorgun’dan Amasya’ya geçerken, halk arasında “Ferhat Şirin Dağları” olarak adlandırılan sıra sıra dağlara gözleriniz takılıverir. O an herkesin aklından geçen soru şudur: Acaba gerçekten Ferhat, Şirin için bu dağları delmiş midir? Ya da şöyle mırıldanıverirsiniz: “Nasıl bir aşktır bu?” Düşünceler sarar zihninizi, maziye dalarsınız; kiminiz çocukluk yıllarına, kiminiz unutamayacağınız kişilere… Kiminin gönlünde “hakiki aşk” vardır, kiminin de çok sevdiğini belirttiği “mecazi aşk” ya da “çocuklar, şan, şöhret, para…” Bu listemiz uzar gider.

Ferhat ile Şirin hikâyesi Azerbaycan’ın Erzen kentinde başlar. O dönemin kadın hükümdarı, kız kardeşi Şirin için bir köşk yaptırmak ister. Süsleme işi de süsleme ustası (Nakkaş) Ferhat’a verilir. Gel gör ki, Ferhat çalışırken Şirin’i görür ve ona âşık olur. Fakat Ferhat’ı gören Hükümdar Banu hanım da Ferhat’a âşıktır. Onların evlenmesine şiddetle karşı çıkar ve izin vermez. Ferhat Anadolu gezisi sırasında Amasya’ya uğrar ve Hürmüz Şah ile tanışır, derdini ona anlatır. Hükümdar çok sevdiği Ferhat’a sahip çıkar. Şirin’i istemek için Erzen kentine beraberce giderler, ama ne mümkün? Banu Hanım Şirin’i asla vermez ve iki hükümdar arasında sonunda savaş çıkar. Banu Hanım yenilir ve kaçar gider. Şirin’i Amasya’ya getirirler. Şirin’in kaderidir bu ki; Amasya Hükümdarının oğlu da görür görmez Şirin’e aşık olur. Hürmüz Şah için çok zor bir dönem başlar, bir tarafta oğlu, diğer tarafta çok sevdiği Ferhat… Gönlü oğlundan yana kayar ve Ferhat’a yapamayacağı çok zor bir görev verir. O sıralar susuz şehir olan Amasya’ya karşı dağı delerek su getirmesini ister. Bu gerçekten çok zor bir görevdir ama Ferhat içindeki aşk ateşinin ne kadar yandığını bilir ve hiç düşünmeden emri alır almaz yola koyulur, başlar dağı delmeye… Aslında Ferhat’ın attığı her adım takip edilmektedir. Dağı deleceği ve suyu getireceği anlaşılır. Hükümdar dayanamaz ve yaşlı bir kadını Ferhat’ın yanına göndererek “Şirin öldü” dedirtir. Bu habere inanan Ferhat elindeki gürzü havaya fırlatır ve düşen gürzünün altında kalarak oracıkta can verir. Şirin’de bu haberi alır almaz hançerini kendine saplar ve bahçesinde canına kıyıverir. Bu inanılması güç olan aşka tüm halk sahip çıkar ve ikilinin mezarını yan yana yaparlar. Söylentilere göre Ferhat’ın başında Kırmızı bir gül, Şirin’in başında beyaz bir gül ve ortalarında diken çıkıvermiştir.

İşte böyle destansı bir öyküdür Ferhat ile Şirin aşkı. Amasya’da bulunduğum her yaz bu hikâye canlanıverir içimde. Sevgisiz ve aşksız bir dünyanın olamayacağını bilenlerdenim. Mecazi aşktan hakiki aşka geçen çok kişi tanırım. Herkesin içinde sevgi tomurcuğunun olduğuna inanıyorum yeter ki o tomurcuğu besleyelim, büyütelim… Eminim içimizdeki sevgi tomurcuğu yetiştiği zaman, bir karıncayı bile incitemeyecek hale geliveririz. Şu zamanda naylondan aşklar türedikçe içimizdeki sevgi ve aşk tomurcukları da yeşeremiyor. Sevgisiz bir toplum oluyoruz. Kadınlara şiddeti duyunca içim acıyor, canım yanıyor. Tacizler ve cinayetleri televizyondan izleyince yumruklarımı sıkıyorum, neden hala yasalarımız suçluları koruyor diye… Mazlumları da koruyacak yasalar neden çıkmıyor diye hayıflanıyorum kendi kendime…

“14 Şubat Sevgililer Günü” bende bu duyguları uyandırdı. Umutsuz değilim, karamsar ise hiç değilim, toplum olarak tekrar içimizdeki sevgiyi yeşerteceğimize inanıyorum. Aşksız bir dünya ise olamayacak biliyorum. Böyle özel günleri tek bir güne sıkıştırmayı sevmeyenlerdenim. İçimizdeki sevgilerin çoğalması dileği ile….

Prof. Dr. Hamdi TEMEL

 

Author: Fatih
İsim: FATİH ŞAHBAZ Yaşadığı İl: İstanbul Yaşadığı İlçe: Üsküdar Meslek: T.Halk Bankası A.Ş.