GEÇER Mİ?

Durağa yanaşan her otobüsün şoförüne gideceği yeri söylüyor, “ geçer mi ?” diye soruyordu.

İki eli doluydu. Semt pazarlarının naylon poşetleri vardı ellerinde. Yarı boş yarı dolu en koyusundan siyah, mavi, gri poşetler…

Bazen ilk basamağa adım atıp soruyor. Bazen de şoförün yanına kadar çıkıyordu poşetleriyle.

Şoförlerden kimisi “geçmez” diyor, kimi hayır anlamında başını kaldırıyordu. Kimi de, sorduğu otobüsün numarasını söylüyordu.

Numarayı öğrenmesi de durumu değiştirmemişti. Her otobüse sormaya devam ediyordu. Bazen o inerken binen yolcular binmelerini zorlaştıran poşetlere söyleniyordu.

Defalarca çıktı indi ama sonuç alamadı. Durakta bekleyenlerden birisi durumu fark etmişti: “Her otobüse sorup kendinizi niye yoruyorsunuz ?” diye sordu ona.

Poşetlerini bir elinde toplayarak boşta kalan eliyle alnındaki terleri silen yaşlı kadın: “Okumam yazmam yok ta yavrum.” dedi.

 

ADNAN KORKMAZ
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: sevare