İlk Göz Ağrım!

İlk müjdeyi aldığımda, sen anne karnında hareket ederken, benim de içim kıpır kıpır hareket ediyordu. Yere göğe sığamıyordum. Allah’ın benim için verdiği en büyük nimetlerden biri idin kızım.

Cinsiyetini bile bilmeden sanki kızım olacağını hissediyordum.

Sen anne karnında büyürken, ben de babalık kemaline doğru ilerliyordum. Sanki gizli bir el beni de seninle beraber büyütüyordu.

Doğduğun günü hatırlıyorum da (hatırlıyor dediğime bakma kızım hiç unutmadım ki) heyecandan sanki ölecektim. İlk duyduğum da sesin dünyanın en güzel sesi idi!

Kucağıma alışım var ya, o kokunu ilk koklayışım ve içime çekişim… O minicik ellerine dokunuşum, senin de sanki beni hissedip hareket edişin, karşılık vermeye çalışman, o boncuk gözlerinle bakışın beni alıp götürmüştü…

Büyüyordun… Hani yaramazdın da. Biri yaramaz dediğinde sana toz kondurmazdım ki, zekiliğinden yapıyor derdim, hatırladıkça hala gülüyorum.

Uykusuz gecelerimizin başlangıcı idi senin o ağlayışların… Başkası ağlasa idi öyle var ya… Elimden kurtulamazdı ama sen farklı idin işte. Her ağlayışın sanki bir musikiyi andırıyordu benliğimde.

Sana kıyamıyordum ki… Nasıl bir lütuftun hala da anlamış değilim…

Annen ile beraber haftalık, aylık kilonu tartıp bir kâğıda not etmemiz, boyunu kapı kenarlarına çizmemizi hatırladıkça hala gülüyorum.

O yürüyüş adımlarını saymamız… En son 27 adım attıktan sonra yürümüştün, hala unutmuyorum. Kimseye neden “27 rakamı” benim için uğurlu sayım olduğunu söylememiştim. Artık herkes biliyor kızım.

Fakülteden eve koşarak gelmem, zili çaldığımda “babam” diye bana doğru koşman ve kucağıma atlamanın tarifini yapamam ki…

Yorgunluğuma rağmen kucağımda seninle ekmek almaya gidişimizi belki hatırlarsın kızım. Düşünüyorum da acaba o zamanlar çok mu gençtim, yoksa seni gördüğümde tüm yorgunluğumu unutuyor mu idim, hala bunu çözemedim be tatlım…

Okul çağın, iyi öğretmen bulma telaşımız, öğretmenden önce evde sana bizlerin bir şeyler öğretme isteği, akşamları defterlerini ve kitaplarını sana bırakmadan benim katlamam hep hafızamın bir köşesinde idi be yavrum.

Yaramazlığın kadar çalışkanlığında dillere destandı. Fen lisesinde okuman, üniversitede ben diş hekimi olacağım deyip kararlığının… Bunlar her anne ve babanın istedikleri şeylerdi be güzel kızım. Allah yolunu açık etsin…

Artık dünyalar güzeli kızım meslek sahibi. Bu duygunun her anne ve baba için ne kadar gurur verici olduğunu sen de çocukların da bu serüveni yaşadıktan sonra anlarsın inşaAllah!

Ama bu mesleğe atılman, evden de ayrılmanın bir işareti bunu da biliyorum. Bu yüzden buruk bir sevinç düğümlenmiş benliğimde, ama alışmam lazım işte…

Olsun, seni yolculamaya gittiğimde gözyaşlarımın aktığına bakma, bunların sevinç gözyaşları olduğunu bil ilk göz ağrım…

 

Prof. Dr. Hamdi Temel

Author: Yönetici