İstanbul’da Yaşamak ve İstanbul’u Tanımak

İstanbul deyince nedense hep bardağın boş tarafı görülmektedir. İnsanlara sorduğunda hemen İstanbul’da yaşamanın zorluğundan bahsederler. İstanbul’da yaşayan her bireyin bir parçası olan trafik, yeşil alanların azlığı, tarihe karşı duyarsızlık, toplu taşımadaki zorluklar, başıboş gezen dilenciler, insanların kültür ve sanata uzak kalması, komşu ilişkilerinin zayıflaması, hizmet sektörünün pahalılığı, kırsaldan ve diğer şehirlerden gelen göç, yabancı insan gördüğünde kandırmaya çalışan esnaf, kira bedellerinin yüksek olması, ev fiyatlarının sürekli artması, çarpık kentleşme ve insanların küçücük dairelerde yaşamak zorunda kalması, vatandaşların olaylar karşısındaki duyarsızlığı gibi olumsuzluklar hep aklımızda… Buna rağmen İstanbul’un nüfusu hiç azalmamaktadır. Sürekli artmaktadır.

Demek ki bardağın dolu tarafı daha ağır basmakta, İstanbul’da yaşamanın güzellikleri, olumsuzlukları bastırmaktadır. Bütün güzel etkinliklerin İstanbul’da olması, büyük fuarların İstanbul’da olması, binlerce farklılığın aynı anda İstanbul’da olması, vapurda çay içerek karşıya geçme zevki, sabahları güzel sahillerdeki yürüyüş keyfi, boğazda kahvaltı ve balık yeme zevki, Fethipaşa ve Çamlıca’da Türk kahvesi eşliğinde boğazı izlemek, Üsküdar’dan Sarayburnu’nu izlemek, Sarayburnu’ndan Kızkulesi’ni izlemek, her köşede bulunan sokak sanatçıları, vapurda insanların martılara simit atması, Kanlıca sahillerinde yoğurt yemek, Sarıyer’deki bir börekçide muhabbet etmek vs. daha böyle yüzlerce İstanbul’daki güzellikleri saymak mümkündür.

Bu şehri tanımaya insanın ömrünün yetmeyeceğini biliyoruz. İstanbul’u anlatmak için bütün edebi sanatları kullanmak gerekir. Hayal gücümüz, olağanüstü olaylar, efsaneler, özlemler, dilekler işin içine sokulur. Ama bunların mutlaka bir dayanağı vardır. Bu sebeple, İstanbul için anlatılan her şeyin, sosyo-kültürel yapısı içerisinde değerlendirilmesi gerekir.

Asırlardır medeniyetlere ev sahipliği yapan İstanbul, bu haliyle görenleri kendisine hayran bırakan büyülü bir şehirdir. Marmara ve Karadeniz gibi masmavi iki denizi, serin serin esen rüzgarları, Anadolu’nun dört bir tarafından gelen farklı kültürde insanları, geçmişten kalan mimari dokusu, havası, rengi, suyu, ekonomik büyüklüğü, üniversiteleri, kokusuyla marka bir şehirdir.

İstanbul, dünyadaki tarihi ve stratejik şehirler arasında kuşaktan kuşağa miras olarak devredilmiş nadir şehirlerimizdendir. İstanbul’un hem yazılı hem de sözlü tarihi çok önemlidir. Şehrin bugünkü yaşayan insanları, tarihin derinliklerine indiğinde harika bir şehir bulacaklardır. Yüzyıllardır varlığını devam ettiren bu büyülü şehirde, kendilerini daha huzurlu ve mutlu hissedeceklerdir.

İstanbul bugüne kadar sayısız medeniyetlere beşiklik etmiştir. Adeta bir masal şehri olan İstanbul’un kuruluşundan bugüne kadar mükemmel bir tarih bırakmıştır. Tarihini anlatmaya benim bilgim de yetmez gücümde. Çünkü İstanbul’un binlerce yıllık tarihiyle hemen öğrenip tanımak mümkün değildir. Dünyanın göz bebeği bir şehirde yaşıyoruz. Hem tarihi güzelliği, hem kültürel zenginliği, hem de stratejik öneminden dolayı dünya tarihinde söz sahibi olmuş bir şehirden bahsediyoruz.

İstanbul’u daha iyi anlamak istiyorsan, o zaman yaşadığımız bu şehri ayrıntılarına kadar öğrenmek gerekir. İstanbul’da yaşamak ne kadar önemliyse, İstanbullu olabilmek, İstanbul’u anlamak, İstanbul’a kendini ispatlamak o kadar önemlidir. Yaşadığımız şehirlerde doyamayıp, her taşı bir altın diyerek geldiğimiz bu şehirde doymak için çaba gösterdiğimiz kadar, İstanbul’u tanımak ve korumak içinde çaba göstermeliyiz. Çünkü İstanbul’un her ilçesinde, her mahallesinde, her köşesinde bir tarihi ize rastlamak mümkündür. Biz günümüz insanları bunu bilmeli, tanımalı ve gelecek nesillere aktarmalıyız.

Sorgun Düşünce Kulübü üyeleri bu eşsiz şehri daha yakından tanımak için günlük hayatından, işinden, rahatından taviz vermektedir. İstanbul’u tanımak ve yaşamak için her türlü özveriyi göstermektedir. Günlük işlerimiz ve koşuşturmalarımız içerisinde birçok ilçeyi gezip tarihi ve kültürel zenginliği görsek te, daha göremediğimiz gezemediğimiz, hepimizin merak ettiği birçok ilçesi vardır. Sadece İstanbul’da yaşayanlar değil, dünyanın her tarafından gelen insanlar da merak etmektedir. Bunu İstanbul’a gelen turist sayısına bakarak anlayabiliriz. 2013 verilerine göre İstanbul’a gelen turist sayısı, 11,5 milyona yaklaşmaktadır. Biz de bu insanlar kadar duyarlı olmalı, bu tarihi şehre daha çok sahip çıkmalıyız.

 

Nuri KAYA

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

 

 

Author: Yönetici