Naylon Poşetler Neden Ücretlendirilmelidir?

Yıllardır naylon poşetler ile ilgili bilinmesi gerekenleri hem kamuoyunda hem de konferanslarımda anlatıyorum. Bilimsel gerçeklere dayanarak ve yaptığım akademik çalışmaları da sunarak “Naylon Aşkı Öldürür” ve “Susuz Aşk Yaşanmaz” adlı kitaplarımda bu konular ile ilgili tüm bilgileri topladım.

Gerçekten de çok önemli bir konu. Dışarı çıktığımızda çevremize bir bakalım. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Etrafımızda rengârenk naylon poşetlerin uçtuğunu, toprakların üzerinde olduğunu ya da çöp yığınlarında çöplerin kamufle edildiğini, ağaç dallarında sallanıldıklarını hatta bir hayvanın ağzında yiyecek zannederek yediğine şahit olabileceksiniz.

Peki, naylon poşetler neden ve nasıl hayatımıza bu derece girmişler? Cevabı gayet basit aslında; kullanımı kolay, ucuz ve hafif olması. Bize bir rahatlık ve tembellik veriyor. Başka da bir işe yaramadığı gibi hem insan sağlığına ve hem de ekolojik dengeye büyük zararlar veriyor. Hatta naylon poşete ihtiyacımız olmasa bile bedava olduğu için, birkaç parçayı aynı poşete koyabilecekken, birden fazla poşete koyabiliyor ve eve gidince de rahatlıkla çöpe atabiliyoruz. Ya da evimizin bir köşesine bir gün lazım olabilir düşüncesi ile yığabiliyoruz. Evimiz gün geçtikçe bir naylon poşet çöp evine dönüşmeye başlıyor. Ne demek istediğimi mutfağımıza girip naylon poşetleri görünce anlayacaksınız.

Çok vahim ve de gülünç olaylar ile de karşılaşabiliyoruz. Bir okuyucum pazardan alışveriş yaparken pazarcı amcaya “amca, naylon poşete koyma, bez torba getirdim ona koyacağım” dediği zaman pazarcı amcanın biraz da alaycı olarak “kızım neden poşete koymayalım, bunların hepsi bedava” diye cevap vermesi bizim ne demek istediğimizin tam olarak anlaşılmamış olduğunu gösteriyordu.

Aslında bedava sandığımız naylon poşetlerin ücreti biz bilmeden çoktan ürünlere yansıtılmıştı bile. Sadece bizim haberimiz yoktu.

Hala naylon poşetleri bir reklam aracı olarak görenlere ne demeli?  Firmalarının reklamlarını naylon poşetler ile sergiliyorlar. Albenili, rengârenk ve incecik naylon poşetler bir defa kullanıldıktan sonra yeryüzüne atılıyor. Bu atılan poşetlerinde ya kendi kendine çözünülmesi ya da geri dönüşüm ünitelerine götürülmesi bekleniyor.

Konferanslarımda yere attığımız biyo çözünür poşetler de dahil olmak üzere, naylon poşetlerin bir müddet sonra kalınlığına göre çözünmesi gerçekleşiyor. Çözündüğü zamanda toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını değiştiriyor. Yeni kimyasallar toprakta birikiyor. Bunlar bitkilere, hayvanlara sonra da bize geçme ihtimali oldukça yüksektir. Belli bir zaman sonrada bizlere zarar vermesi muhtemeldir.

Şuursuzca yere attığımız naylon poşetler hayvanların ölmesine de neden olabiliyor. Hayvanlar bilmeden yiyecek sanarak bunları ağızlarına götürebiliyor ve nefes boruları tıkanabiliyor, yaralanmalarına neden olabiliyor.

Kanalizasyonların tıkanması, barajların taşması hep bu masum yüzlü naylon poşetlerden kaynaklanabiliyor.

Hele o siyah poşetler yok mu? Siyah boya kullanılarak rengi değiştirilmeye çalışılan yerlerden, kanalizasyonlardan vs. topladığımız plastiklerden elde edilen o siyah poşet tam baş belası. Acilen tüm ülkelerin mikrop yuvası olan bu siyah poşetlerden kurtulması gerekiyor.

Geçen gün haberlerde gelecek yılın başından itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Atık Yönetmeliği kapsamında naylon poşetleri marketlerde ve giyim, ayakkabı gibi tüm mağazalarda yasaklayacağı gündeme geldi. Ülkem için çok hayırlı olacağına inanıyorum.

Daha önce bu konu ile ilgili kamuoyuna açıklamam olmuştu. “Türkiye’de naylon poşet problemini 10 kuruşa çözeriz” demiştim. “Her bir naylon poşetten 10 kuruş vergi alındığı zaman caydırıcı olacak ve insanlar 10 kuruşu vermemek için naylon poşet kullanımdan vazgeçecek” diye açıklamalar yapmıştım. Hala da bu yaklaşımın doğru olduğu kanısındayım.

Asıl olan çevremizin temizliğidir. Bu konu ile ilgili önlemler almaz isek, gün geçtikçe bir naylon poşetler, atık plastikler ya da başka atıklar çöplüğüne dönecek çevremiz.

Ancak halkımıza bu yasaklama ve vergilendirmeyi çok iyi anlatmamız gerekmektedir ki yanlış yönlere çekilmesin “yine mi vergiler?” demesinler. Eğer bu konu halkımıza gerektiği gibi anlatılırsa eminim halkımız daha katkı verici bir şekilde bu duruma sahip çıkacaktır ve çevreci bir toplum haline gelecektir. Çünkü çevresini düzeltemeyen ne kendisini düzeltebilir ne de başkasına faydalı olabilir.

 

Prof. Dr. Hamdi TEMEL

Author: Yönetici