Rüyalar şehri; Dubai

Geçen sene “Industry Pharmacy” Kongresi’nin Dubai’de olacağını öğrenince ekibime hem kongreye katılıp o alan ile ilgili son bilgiler hakkında bilgi almayı, hem de Dubai’yi daha yakından tanımak için çalışmalarımızı sunup sözlü ve poster şeklinde bildiriler hazırlamalarını söylemiştim. İyi ki de hazırlanmışız, hem alanımızdaki yeni güncel bilgilerimizi öğrenmiş olduk, hem de Dubai’yi daha yakından tanıma fırsatımız oldu…

Dubai; kimine göre rüyalar şehri, kimine göre de sadece gökdelen şeklindeki binalardan ibaret büyük bir çöl sarayı. Gerçekten de paranız var ise, o sonsuz kum yığınlarından neler yapılabileceğini görüyorsunuz. Dünyanın en lüks otelleri Dubai’de sıralanmış. Otellerindeki bu kadar geniş odaları dünyanın çok az yerinde görürsünüz. Göze çok hoş geliyor ve çok rahat. Adeta cennetin bir köşesi gibi hissediyorsunuz…

Dubai’de herkes İngilizce konuşuyor, ben çok az Arapça konuşanı gördüm. Hayatın parçası olmuş İngilizce, eğer pratik yapmak istiyorsanız ve telaffuza da çok önem vermiyorsanız, Dubai tam bir biçilmiş kaftan sizin için.

Nisan’ın son haftasında gitmemize rağmen havası müthiş sıcak ve sizleri etkiliyor. Bizler dayanamadık güneşin bu yakıcı sıcağına, o yüzden de pek dışarı çıkamadık. Zaten dışarıda kimseyi de göremezsiniz. Boş zamanlarını genellikle devasa AVM dediğimiz alışveriş merkezlerinde geçiriyorlar. Dışarısı ne kadar sıcak ise, içerisi de o derece soğuk. Bu yüzden sağlığımıza biraz daha dikkat etmemiz gerekiyor.

Yazları o kadar sıcak oluyormuş ki, millet deniz suyunun sıcaklığından denize giremiyormuş. Bu yüzden otellerde ki havuzlar soğutulup halkın kullanımına açılıyormuş.

Hindistan’dan gelen insanların sayısının Dubai halkından daha fazla olduğu söyleniyor. Çok ilginç bir tespit, gerçekten de etrafınızda, çoğunlukla Hindistanlı, Bangladeşli ya da Pakistanlı görmeniz mümkün. Bunu diğer ülkelerde sırası ile izliyor.

Dubai’nin tarihi de çok ilginç. 1900’lü yıllarda küçük bir Balıkçı ve liman kasabası iken, 1969 yılından sonra petrol bulununca adeta tarihini yeniden yazmışlar. 1971’de 7 emirlik birleşerek Birleşik Arap Emirliklerini kurmuşlar. Özellikle de Dubai, turizm, ticaret ve alışveriş merkezi olmuş.

Şuan Dubai’de baş döndüren bir bina ve yol yapımı olduğunu görüyorsunuz. Navigasyon aletlerinin bile çaresiz kaldığı tek ülke galiba. Navigasyon kullanmamıza rağmen hayatım boyunca yollarda hiç bu kadar çaresiz kaldığımı hatırlamıyorum.

Dubai’ye yolunuz düşerse, en azından Palmiye adasını, Burj El Arap otelini uzaktan da olsa görmeyi, ya da Burj Khalifa’ya çıkmayı mutlaka denemelisiniz.

Ayrıca Dubai’ye gidip de çölde “Safari” yapmadan da olmaz. Çöl Safari’si yapmak için özel turlar düzenliyorlar. 4×4 jeepler ile alınıyorsunuz. Al Awir’de özel korunan bölgeye götürülüyorsunuz. Arabanızın lastiklerinin havası indiriliyor ve safari için hazır hale geliyorsunuz. Tepelere çıkışlar, tümseklerden manevralar, arabanın adeta dansına şahit oluyorsunuz. Adrenalin seviyorsanız büyük bir zevk alırsınız. Çöl kumundaki arabanızın raksı sizi zevkin doruklarına çıkaracaktır. Sonsuz kum taneleri ile çok sayıda resim çekerek hatıralarınızı canlı tutmalısınız. Çölün ortasında size ikramlar ve eğlenceler düzenliyorlar. Hayatınızda farklı bir anı olarak kalacaktır eminim bu gizemli çöl gezisi…

Caddeleri dünyanın çok az yerinde görebileceğiniz lüks arabalar ile dolu. Arabalara merakınız var ise her cadde ya da sokakta durup “aa bak, bu falan araba da burada” diye yanınızdakine söylemeden edemiyorsunuz.

Dubai; tarihi binalara meraklı olanlar için uygun bir şehir değil ya da yeşilliği seven insanlar buralarda yaşayamazlar. Bununla birlikte, görmeye değer bir yer. Ticaret ile uğraşıyor ve hedeflerinizi büyük tutuyorsanız Dubai’yi kesinlikle göz ardı etmemelisiniz derim…

Prof. Dr. Hamdi Temel

www.hamditemel.com

 

 

 

 

 

 

 

Author: Fatih
İsim: FATİH ŞAHBAZ Yaşadığı İl: İstanbul Yaşadığı İlçe: Üsküdar Meslek: T.Halk Bankası A.Ş.