Sorgun Düşünce Kulübü Nedir, Ne Değildir?

5. Sorgun Toplantımızı, geçen yıl olduğu gibi Ramazan Bayramının hemen akabinde gerçekleştirdik. Görünen o ki, toplantıyı bayramla birleştirmek bir SDK geleneğine dönüşecek. “Sorgun’da Eğitim ve Eğitim Kurumlarımız” konulu bu seneki toplantımızın özel konukları “Sorgunlu Eğitimcilerimiz” idi. Öğretmen katılımcı sayısı beklediğimizden düşük olsa da, bayramı göz önüne alırsak genel katılımcı sayısı yeterliydi diyebilirim.

Eğitimciler dışında eski ve yeni siyasetçiler, yerel yöneticiler, yazarlar, kültür, sanat adamları ve yerel basından temsilcilerle birlikte geçen yılki toplantımızda misafir ettiğimiz akademisyenlerimizden bir kısmı da bu toplantıda bizi yalnız bırakmadılar. Mazeretleri dolayısıyla geçen yıl katılamayan Prof. Dr. Faruk Bilir ve Prof. Dr. Haluk Selvi bu defa aramızda yer alırken, SDK’nın artık birer doğal üyesi olan Prof. Dr. Hamdi Temel ve Prof. Dr. İhsan Bulut hocalarımız yoğun programlarına rağmen bu yıl da katılarak bizleri memnun ettiler.

Geçen yılki toplantımız, Sorgun Düşünce Kulübü’nün yayın sahasında ilk meyvelerini (“Sorgun Düşünce Kulübü 2013 Yıllığı” ve “Küreselleşen Dünya’da Türkiye ve Yozgat”) vermesi açısından bir ilke sahne olmuştu. Yayıncılıkta bu sene de hız kesmedik. Temmuz ayında basımını gerçekleştirdiğimiz, web sitemizdeki 2014 yazılarımızdan oluşan “Sorgun Düşünce Kulübü 2014 Yıllığı” ve çocuklara dönük ilk çalışmamız olan “Rengârenk Sorgun” adlı boyama kitabımız bu yılki Sorgun toplantımız vesilesiyle okuyucuya ulaştı. Tarih, kültür memleket ve şehir bilinci, bireyde ve toplumda kimlik bilinci oluşması için elzemdir. Yeni nesilde bu bilincin doğru oluşmasına küçük de olsa bir katkı sağlaması gayesiyle yayınlamış olduğumuz bu çalışmanın bizim açımızdan sembolik değeri büyük.

Katılımcıların özgür bir ortamda fikir, görüş, öneri ve eleştirilerini paylaştığı toplantıya dönecek olursak; yapılan konuşmalar arasında SDK’nın, Sorgun’un fikir ve kültür hayatındaki konumunu en doğru yansıttığını düşündüğüm üç mesaja dikkat çekmek istiyorum:

1. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden Antalya Akdeniz Üniversitesi’ne yeni atanan Coğrafya profesörümüz İhsan Bulut, çok yoğun bir dönemde olmasına rağmen hiçbir mazerete sığınmadan Erzurum’dan kalkıp gelerek, üstelik bayramda ailesinden uzak kalma pahasına programımıza katılma nezaketinde bulunurken, toplantıda SDK’nın bugüne kadar yapmış olduğu çalışmaların öneminden bahsettikten sonra bizi çok etkileyen şu cümleyle konuşmasını sonlandırdı: “Sorgun Düşünce Kulübü ne zaman, nereye çağırırsa katılmak boynumun borcudur.”

2. Mazereti sebebiyle geçen yılki toplantımıza katılamayan Prof. Dr. Faruk Bilir ise çalışmalarımızı yakından takip ettiğini ve bizleri Cahit Zarifoğlu’nun “Yedi Güzel Adam”ına benzettiğini söyledi. Ne hoştur ki, aynı benzetmeyi geçen yıl Prof. Dr. Murat Doğan da yapmıştı. İki ayrı toplantıda iki farklı hocamız tarafından aynı iltifata muhatap olmak çok anlamlıydı.

3. Geçen yılki toplantımıza katılarak duygu yüklü bir konuşma yapan Sorgun eski belediye başkanlarından Yılmaz Kılıçarslan yine aynı tonda bir konuşma yaparken şu cümleleri sarf etti: “Yıllarca siyasetle uğraştım ve Sorgun Belediye Başkanlığı yaptım. Zannederdim ki Sorgun’u kimse benim kadar sevemez. Sorgun Düşünce Kulübü üyelerinin yaptıklarını ve sergiledikleri birlikteliği gördükten sonra artık böyle düşünmüyorum. Bu yapılanlar ancak karşılıksız sevmekle mümkün olabilir.”

Yukarıdaki üç mesaja vurgu yaparken belirtmek istediğim şey elbette övülme beklentisi değil. Hiç kimseden bir teşekkür, övgü ya da ödül beklemeden yürüttüğümüz “az da olsa devamlılığı olan” çalışmaların karşılık bulduğunu ve kıymet verildiğini görmenin vermiş olduğu manevi rahatlamaydı söz konusu olan.

Yeri gelmişken önemli bir meseleye değinmek istiyorum. 5 yıldır yaptığımız Sorgun toplantılarımız sonrasında edindiğim intiba şu ki; katılımcıların bir kısmı devletin 90 yıldır çözemediği sorunları bizim (ve üstelik hemen!) çözmemizi bekliyorlar. Bu gerçekleşmediği zaman da bizleri yargılama ve eleştirme yoluna gidiyorlar. Hemen belirteyim ki, yüksek beklentilerden kaynaklanan bu eleştirileri anlayışla karşılamakla birlikte gerçekçi ve adil bulmuyorum. Gerek web sitemizde gerekse yapmış olduğumuz toplantılarda SDK’nın misyonunu, hedeflerini, çalışma anlayışını ve ilkelerini açıkça ve üstüne basa basa ifade etmemize rağmen bu göz ardı edilmekte, gücümüzün çok üstünde talep ve beklentilere muhatap olmaktayız. Şunu bir kez daha belirtmek isterim ki; Sorgun Düşünce Kulübü, dışarıdan hiçbir maddi katkı almayan (böyle bir arayış içinde de olmayan), tüm faaliyetlerini bir avuç SDK üyesinin katkılarıyla finanse eden, resmi ya da tüzel hiçbir niteliği bulunmayan, resmi ya da gayri resmi hiçbir kurumdan destek almayan gönüllü bir oluşumdur ve öyle olmaya da devam edecektir. Bu sebeple, bahsi geçen eleştirilerin muhatapları ya da durumdan vazife çıkarması gerekenleri, toplantılarımıza katılan siyasetçi, yerel yönetici, eğitimci vb. yetkili ve ilgililerdir.

Yukarıda dikkat çektiğimiz gücümüzü aşan beklentilere ve bize yöneltilen haksız ithamlara maruz kalmamıza rağmen, bugüne kadar hiçbir zaman ümitsizliğe düşmeden, küsmeden, heyecanımızı kaybetmeden doğru bildiğimiz yolda yürümeye ve idealist çizgimizi korumaya gayret ettik. Çünkü biliyoruz ki; “meyve veren ağaç taşlanır” ve yine biliyoruz ki birileri “kişi bilmediğinin/tanımadığının düşmanıdır” sözünün gereğini yerine getirirken, bir başkaları da kendi dar ve kemikleşmiş ön yargıları doğrultusunda hareket edecekler; kendileri gibi düşünmediğimiz sürece bizi yıldırmaya ve yıpratmaya çalışmaktan geri durmayacaklar. Sayıları fazla olmayan bir başka kesim de, hayatları boyunca toplum ve insanlık yararına ortaya dişe dokunur bir şey koyamamış olmanın doğurduğu kompleksle, bu sahalarda somut işlere imza atmış kişi ve oluşumları özellikle sosyal medya üzerinden alaya alma ve küçümseme yoluna giderek, yapılan işleri değersizleştirme çabası içindeler maalesef.

Şunu tekrar vurgulamak gerekir ki; bizler SDK üyeleri olarak, tabi ki yapıcı ve makul her türlü eleştiriye ve geri bildirime açığız. Bunun yanında öz eleştiri müessesini de geliştirici ve olgunlaştırıcı bir süreç olarak son derece önemsiyoruz.

Yazımı sonlandırırken Sorgun Düşünce Kulübünün öne çıkan üç ana özelliğini hatırlatmak istiyorum:

1. Sorgun Düşünce Kulübü özgür ve bağımsız bir düşünce platformudur. Toplum ve insanlık faydasına söyleyecek sözü olan herkese (SDK ilkeleriyle çelişmediği sürece) kapısı açıktır. SDK web sitesi ve periyodik toplantıları bu amaca hizmet etmektedir.

2. Sorgun Düşünce Kulübü, toplumsal meselelerle ve sorunlarla ilgili farkındalık ve duyarlılık oluşturmayı hedefler ve yeri geldiğinde kendi çözüm önerilerini de sunar. Lakin SDK’nın (gücü ve imkânları nispetinde vereceği destekler dışında) hiçbir zaman bu önerilerin doğrudan uygulayıcısı olmak gibi bir gayesi yoktur. Çözüm önerilerini uygulamak yetkili ve ilgililerin tasarrufundadır.

3. Sorgun Düşünce Kulübü, gücü ve imkânları nispetinde değerlerimizi sahiplenmek, tanımak ve topluma tanıtmak için çalışır. Bu değer bazen bir yazar, kültür adamı, sanatçı, bilim adamı ya da eğitimci olabileceği gibi; bazen de unutulmaya yüz tutmuş ya da öne çıkarılması gereken kültürel ya da sosyal bir olgu olabilmektedir.

 

Abdullah ALPAYDIN
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: sevare