Sorgun’da Bahar

Özlemi ilkbahar, hatırlamak yediveren gülleri… Yeşilova’m, öyle bir karşılar ki bahar-ı, ahrazı dillendirir de şarkılara güfte, türkülere söz olur… Bedirbaba’dan sökersin çiğdemi, yaprakları sarı sarı… Varırsın Çömçe Pınarı’na nazlı mı nazlı akar şırıl şırıl… Önünde turnalar, üveyikler, serçeler kana kana su içerler… Ayrıklı’nın çakır dikenleri bile ayrı güzellik taşır… Hanbaşı Mahalesinde İsmala’nın (İsmail Ağa) çeşme (pınar) hep yandan akar, suyu pırpırdır! Rüzgar vurunca savrulur… Suyun tanecikleri yüzde tomur tomur olur, yağmurun güllere düştüğü gibi…

Delibaş’ın yan başında Aşağı Cumafakılı’ya doğru yürüyünce, söğüt ağaçlarının yanı sıra iğdelik vardı… İğdeliğin kokusu burcu burcu kokar, her bir yanı sarardı… Söğüt ağaçlarının dalları ağdığı zaman, Delibaş’ın suyuyla kucaklaşır. Dallarından şıvgın koparıp, zır zır öten düdük yapardık… Sonrasında bir türkü tutturur, turnalara nazire yapardık… Turnasız türkü, bülbülsüz gül olmayacağını da bilirdik… Aslında bizim dağımız Taşımız türkülerle haldaş olmuşlardır. Keder, fukaralık sazların tellerinde hep gezer olmuştur… Yazımı şiirle noktalayıp fazla uzatmayayım.

Turnalar

Ah çekerim duyuramam sesimi,

Ağlaya ağlaya dövdüm dizimi,

Hasretlik kül eyler yanan içimi,

Havadis alında gelin turnalar.

Üç Tepeleri sis duman sarmadan,

Kederli bulutlar tümden ağmadan,

Şu lülesiz Çömçe Pınar donmadan,

Bir yudum alın da gelin turnalar.

Sözüm geçmez oldu dertli sazıma,

Baykuşlar tünemiş bahçe bağıma,

Nazlı yârim mendil gönder salıma,

Ağıtını alın gelin turnalar.

Âşık Salim’im ben bitti dermanım,

Yüce Allah’ıma benim feryadım,

Hakiki âleme gönder selamım,

Mezarım üstünden uçun turnalar.

Salim TAŞÇI

Author: Yönetici