Yılkı Atı/Abbas Sayar

Kitabın ilk sayfasından işi rast gitmeyen, bol bol söylenen, azıcıkta asabi bir İbrahim gördüm. Hikayenin kahramanı bu olsa gerek diye düşündüm.

Zaten yazarımız Yozgatlıysa daha girişten homurdanmak, roman millete saymak, suyu kesilen çeşmeye kızmak… Kısacası yıldızın azcık dişi olacak İbraaaam…Roman  1975’te yazılmış, fiyatı da on lira amma.

Çok değişen bir şey yok be İbraaaam!

İbrahim, tarlada çift sürmektedir. Bulunduğu köy, Ana­dolu’nun yoksul köylerinden biridir. Köyde kış, acı yüzünü göstermeye başlamıştır. Rüzgarlar sertleşmiş, kavak ağaçları yapraklarını dökmeye başlamıştır. İbrahim, bu yılki mah­sulünü düşünür. Saman da, ürünler de kıt kanaat ancak ye­tecektir. Samanları düşünen İbrahim, Dorukısrak’ını hatırlar. Öküzleri köye doğru sürerken hayaller kurar. Bir harman do­lusu buğdayının, arabalarının, konağının, bir sürü atlarının olduğunu hayal eder. İbrahim, bu kadar zenginliği olsa ça­lışanlarına hep hakkını vereceğini düşünür. Köyde öküzlerini suladıktan sonra İbrahim eve döner. Büyük oğlu Mustafa’ya Dorukısrak’ı dağlara sürmesini söyler. Dorukısrak’in artık yıl­kı atına salınma vakti gelmiştir.

Mustafa ve küçük kardeşi Hasan, Dorukısrak’a atlayıp dağlara sürerler. Bir de taş atarak onun incinmesine neden olurlar. Dorukısrak’ı kovalarlar. Onlar köye dönünce Dorukıs­rak, yuvasından ve tayından uzak yerlerde tek başına kala­kalır. Karanlık çökünce köye gider. Ahırının kapısını zorlar, kapı açılmaz. İmam, yalnız kıldığı namazdan evine döndük­ten sonra gece dışarıda, Dorukısrak ve köpeklerden başka hiç kimse kalmaz.

Dorukısrak sonraki gün de aynı şeyi yapar. Artık gündüzle­ri kimse görmeden sürüye karışıp tayını sevmekte, akşam da Mustafa ve Hasan’in taşlamaları yüzünden dağa kaçmaktadır. Üçüncü gün, İbrahim Dorukısrak’ı acaip şekilde döver. İbrahim, ona yarışlar kazandıran, tay veren, yıllarca yanından ayrılma­yan bu atı, artık işe yaramadığı gerekçesiyle istememektedir.

Bir gün sonra, Tombak Emmi, İbrahim’in emri üzerine Dorukısrak’ı bir köylüye verir. Köylünün adı Kaşifinoğlu’dur.

Kaşifinoğlu, Dorukısrak’ı çok uzaklara götürür ve bırakır. Dorukısrak’ı tayını çok özlediği için yine ahırını bulur, komşu­lar onun İbrahim’in atı olduğunu anlayınca ona acır. Doru-kısrak artık çok yıpranmıştır, köye son defa bakar ve köyü terk eder.

Doru, yapayalnızdır artık. Çok acıkmakta fakat ot bula­mamaktadır. Dolaşırken kendisi gibi yılkıya salınmış bir atla -Çilkır’la- karşılaşır. Birlikte güneye doğru inerler. Ovada on­lar gibi 7-8 at daha vardır. Bütün atların koruyucusu olan atın adı Demirkır’dır. Doru da onlara katılır, bir hayat sürmeye başlar. Sadece tayını çok özlemektedir.

Bir gün, Dorukısrak’ı kıskanan Çilkır’la Aygır kavga eder­ler. Çilkır yenilince gururu kırılır, herkese küser. Kış gelmiştir, her yeri kar kaplamıştır. Kurtların hücumuna uğrarlar, Aygır hepsini kurtarır. İbrahim, Doru gittikten sonra çok asabileşir. Dorukısrak’ı düşünmekte fakat arasa da bulamamaktadır. Köylüler de et­tiğini bulduğunu düşünmektedir.

Havanın çok soğuk olduğu bir gün, Dorukısrak hasta­lanır, bir köye doğru gider. Hıdır Emmi adında biri ona acır, bakar ve onu iyileştirir. Dorukısrak, bir köyde emniyette iken arkadaşlarına yine kurt saldırır ve Çilkır’ı öldürürler. Dorukıs­rak’a çok iyi bakılmakta, arpalar yedirilmekte, üstü kilimlerle örtülmektedir. Bir insana bakılır gibi bakılmaktadır. Bu iyi in­sanlar, iyileşince onu törenle köyden gönderirler.

Arkadaşlarını bulunca Çilkır’in öldürüldüğünü duyar ve çok üzülür. Artık Mart ayı gelmiş, kış yerini bahara bırakmış­tır. İki atı yılkı tüccarları zorla götürürler. İbrahim ise bahar gelince tek başına da olsa Dorukısrak’ı bulmaya karar verir. Ovaya iner. Dorukısrak’ını bulur. Tayı annesinin yanına gönderir, böylelikle Doru’nun geleceğini zanneder. Tay ve Dorukısrak tam aksine koşmaya başlarlar, bir süre sonra gözden kaybolurlar. İbrahim yaz kış onları arar; fakat bulamaz.

Şimdi atların yerini traktörler aldı… Ne kısraklar sahibini özlüyor, ne sahipleri kısrağını… İşim yarım kalmasın diye alınan mazotlar ve lastiklerden başka bir şey yok… Ha yılkı tüccarı da yok… Onların yerini galeriler aldı… Ona da traktör iki şekilde veriliyor… Ya yenisini almak, ya da icra gelecek borçludan kurtulmak…

 

FATİH ŞAHBAZ

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: yasin
İsim: YASİN ÜNLÜ Yaşadığı İl: Ankara Yaşadığı İlçe: Yenimahalle Meslek: İnşaat Teknikeri